menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Korkunun gölgesinde

6 0
14.07.2025

Hepimiz kötülere karşı savaşan iyi insanlar olduğumuzu düşünme eğilimi taşırız. “İyiler” sınıfından olduğumuzu varsayarız. “Bugün acaba kimin hayatını mahvettim?” diye düşünmek zul gelir; kaçarız içimizdeki kötülükten ve tüm kötü edimlerimizi gönül rahatlığıyla yapmaya devam ederiz. Toplum bir ilişkiler ağı olduğundan birine verdiğimiz bir zarar yüzünden toplumu oluşturan herkese zarar vermiş oluruz, hatta kendimize bile. Sevdiğimizi söylediğimiz bir insanın yüzüne kapatılan sert bir kapı, zamanında edilmeyen bir yardım, yapabildiğimiz için yaptığımız bir kötülük ki çoğu gücünü karşı tarafın güveninden ve inancından alır, görmezden geldiğimiz bir çaresizlik, iyi niyeti kötüye kullanma döner dolaşır eninde sonunda muhatabını, yani bizi bulur.

Kalabalıklar içinde edimlerimizin bizi dönüp dolaşıp bulmayacağı yanılgısına kapılırız. “Bunu kaybedersem, başka bir alternatif mutlaka bulurum,” diye düşünür kişi. İlişkiler bunun üzerine kurulur çoğu zaman. Bazıları herkesi sadece aksesuar olarak görür ve bunlar en tehlikeli insan tipidir. Zekalarıyla gurur duyarlar, yarattıkları yıkımı ya görmezler ya da görmezden gelirler. Sevinçleri uzun sürmez, kader sillesini eninde sonunda uyanık geçinen kötülere nakşeder, hem de bir daha ayağa kalkamayacak şekilde, biz görsek de görmesek de. “Kötüler her zaman kaybeder,” klişesi gerçektir, sadece zaman alır.

Hepimiz toplumsal olarak birbirimize bağlı yaratıklarız, en uzak olduğunu düşündüğümüz birinin acı çekmesi hepimizin standardını değiştirir. Ya da tam tersini düşünelim içimizden birinin çıkıp da kendisine yapılan bir kötülüğe karşı koymasıyla tüm düzen değişir, hem de iyiler ve haklıların........

© Gazete Gerçek