Halka uzak
Boğazımıza kadar siyasete battık, batırıldık. Bundan çok ivedi bir şekilde sıyrılmamız gerekiyor. Herkesin kendi beğenisi doğrultusunda bir haber kanalı var, ona yapışıyor, diğerlerini yok sayıyor.
Hayatın tadını aldılar, rengini soldurdular. Siyasete bu kadar bulaşmak, her köşe başında siyaset konuşmak en başta siyasetin kendisine de balta vuruyor. Kimsenin kimseyi dinlemediği yerde sohbetlerin, konuşmaların ne anlamı var? Dikkatli bakarsak dinliyormuş gibi görünen birkaç kişinin sabırla bekleyişinin sebebinin de karşı tarafın düşüncesini anlamak için değil ona bir tane yapıştırmak için olduğunu görebiliriz. Mutsuzluk ve umutsuzluk her yeri sardı, hatta kaldırım taşlarımızın altına bile doldu, yaşama sevincimizi yok eden bir canavara dönüştü.
Biz sıradanların durumu böyle de ya etkin ve yetkinlerimizin durumu nasıl? Gündemin değişmesini dört gözle bekliyor, değişir değişmez de “İşte bu!” deyip televizyon ve bilumum sosyal medya kanallarına dağılıyor, bir koltuktan diğerine yerleşip dillerine pelesenk ettikleri birkaç terennümü bir orada bir burada şakıyorlar. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, ortalık siyaset uzmanı ve ekonomistten geçilmiyor.
Hepsi kendilerinden o kadar eminler ki fikirleri biricik. Onlar kameraların karşısında böyle heybetli heybetli otururken insanın aklına bir sürü soru düşüyor: “Saygıdeğer hocalarım kötü olduğunu söyledikleri gidişat karşısında neden bir araya gelip ortak bir çözüm bulmuyorlar? Niçin halkın arasına karışmıyorlar? Her daim orada burada konuşmalarının asıl sebebi ne? Katıldıkları programları sonradan oturup izlemiyorlar mı?” Sesimiz onlara ulaşmıyor, onlarla aramızda ses geçirmez yüksek duvarlar var. Bu duvarlar sadece bizleri duyup görmelerini engellemiyor, birbirlerini de görüp duyamıyorlar ki hep aynı konunun........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d