menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bu da geçer!

8 0
21.07.2025

Sürekli sorun var, sorun var diye şikâyet etmeye devam ederseniz bir süre sonra sorunun ta kendisi oluyorsunuz, zira çözüme giden yollarınızı tıkıyorsunuz böyle yapmakla. Her daim bir şeylerden yakınmak insanı daha büyük atalete itiyor ne yazık ki. Bunu yaptıkça da bizi hareketsiz bırakmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş oluyoruz. Tablo ne kadar karanlık olursa olsun bir yerinden başlayıp işe koyulmaktan başka çaremiz yok. Sızlanıp durduğumuzda tüm zorlukları gözümüzün önünde asılı ışıklı bir tabela haline getiririz. Bilinen bir yöntemdir, kötü bir alışkanlığı söküp atmak istiyorsanız yerine iyisini koyun. Sızlanmanın yerine bize cesaret ve umut verecek mottolar yerleştirmeliyiz dilimize. Hatta bunu canlı bir hale getirip görebileceğimiz bir yere bile koyabiliriz.
İstanbul’un işgali sırasında Hattat İsmail Hakkı Altunbezer, dükkanının vitrinine “Bu da geçer ya Hu!” yazılı levha koyar. Daha sonra bu yayılır, dükkanların ve evlerin duvarlarını süsleyen bir yazı haline gelir. Arapça olduğundan dua sanılarak işgal kuvvetlerinin dikkatini çekmez, o dönem milletimizin en büyük moral kaynaklarından biri olur. İstanbul işgalden kurtarılınca Hattat önceki yazıyı kaldırarak dükkanının vitrinine “Gel keyfim gel!” yazılı levhayı koyar.
Sözün asıl geldiği yer Feridun Attar’ın kaleme aldığı 4724 beyitten oluşan Mantıku’t-Tayr adlı eserdir. Orada yer alan bir hikâyeden alınmıştır: “Abdal’ın biri çıktığı bir gezide bir köye uğrar, köy halkına nerede kalabileceğini sorar. Köylüler ona köyün Şakir ve Haddad adında iki zengini olduğunu söylerler ve Şakir’in evini tarif ederler. Şakir abdalı evinde ağırlar, yedirir, içirir. Abdal gezisine devam........

© Gazete Gerçek