menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Onca yoksulluk varken

38 1
09.02.2025

Galatasaray Monaco’yu 1-0 yenip tur atladığında bütün aile, şehir sokaklarındaki konvoya katılmıştık. Halbuki ailemizde hiç Galatasaray taraftarı yoktu. Konvoyda apartmandan arkadaşlarımı, onların annelerini babalarını da görmüştüm. Onların da çoğu Galatasaraylı değildi. Benim gibi Beşiktaşlılardı. Ya da Fenerbahçeli… Bizim kuşağın doğum yılları Galatasaray’ın çok uzun dönem şampiyon olamadığı döneme geldiğinden belki, etrafımda pek Galatasaraylı da yoktu zaten. Beşiktaşlı da azdı. Hele yaşadığım sokaklardan birinde herkes neredeyse silme Fenerliydi.

Takım tutmak mutlaka önemliydi. Ama o kadar da önemli değildi. Yaşamsal değildi en azından… Mili duygularla da olsa, Galatasaray’ın galibiyeti kutlanabiliyordu. Aynı durumda diğerleri olsa onlar da kutlanırdı.

“O zaman öyle bir dünya vardı, şimdi farklı bir dünya var” diyeceksiniz. Kabul. Zaten ‘renklerin kardeşliği’ gibi laflar kullanıp ucuz romantizm de yapmak istemiyorum. Ama şunu merak ediyorum: Şimdi neden farklı bir dünya var? Bunu bir düşünelim.

Yıllar içinde ben de koyu bir Beşiktaş taraftarı oldum. Diğer takımlarla da daha fazla mesafelendim. Galatasaray benzer bir başarıyı (tabii artık çok daha büyüğünü) bugün yaşasa konvoya katılmayacağım gibi, özellikle sevinmem de… Sevinmem, çünkü bu tür başarılara ülkece doyduk. Ayrıca, içinde yaşadığımız toksik atmosfer beni de etkiledi; artık herkes kendi bacağından asılıyor, kendi galibiyetine seviniyor. Ben de farklı değilim.

Ama Galatasaraylı arkadaşlarım için sevinirim. Fenerbahçeli, Trabzonlu arkadaşlarım için sevinirim. Hele şimdi onların kendileri gibi Fenerli, Cimbomlu, Trabzonlu olan çocukları için daha da sevinirim. En azından şampiyon olamamanın üzüntüsü, onların sevincini anlamamamı, hele dünyalar onların olmuş gibi samimiyetle sevinen küçüklere sempati duymamamı gerektirmez. Çocukluğumdan bu yana 10 Beşiktaş şampiyonluğu, çocukluğumda Metin-Ali-Feyyazlı Beşiktaş dominasyonu gördüm, az değil. Bu duygunun ne demek olduğunu iyi biliyorum. İnsan bir an için de olsa yere göğe sığamıyor. Sözgelimi şu an çocuğuyla Fenerbahçe şampiyonluğu sevincini paylaşamamış arkadaşlarım var ve onların da sevinmesini, bu duyguyu beraber tatmalarını samimiyetle istiyorum. Tabii ki Beşiktaşlıyım, onu destekliyorum, onunla üzülüyor (bu aralar çokça) ve onunla seviniyorum ama duygu paletinde başka duygular da var. Hiç de fena duygular değil bunlar.

Gel gör ki palet gün geçtikçe renksizleşiyor, duygular ölüyor. Çünkü rekabet keskinleşiyor. Ama neden?

Dünyada dini, etnik, sınıfsal temellerle ayrılan, sivrilen birçok rekabet var. Bizim derbiler öyle değil. Hatta bizim derbiler, Trabzon’u bir kenara bırakırsak, şehir temelli bile değil. Hal böyle olunca Fenerli babanın Cimbomlu kızı olabiliyor; koyu Beşiktaşlı biri gidip bir Galatasaraylıya âşık olabiliyor; aşklarının meyvesi........

© Gazete Duvar