menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni süreç ve kafa karışıklığı

15 19
08.01.2025

İmralı Heyeti. Öyle anlaşılıyor ki Pervin Buldan, Ahmet Türk ve Sırrı Süreyya Önder'den oluşturulan grup için kullanılan bu adlandırma kabul gördü. Heyetin Meclis'te grubu bulunan partilerle yaptığı görüşmeler dikkatle takip ediliyor, hiç değilse görüşmeler medyada yer bulabiliyor. Heyetle görüşen siyasi parti liderleri ise, en azından şimdilik, olumlu mesajlar veriyorlar. Ahmet Davutoğlu’nun, geçmişten çıkardığını varsaydığımız derslerle, yaptığı açıklama bile nispeten umut vadediyor.
Meclis'te grubu bulunan ve İmralı Heyeti ile görüşmeyi en baştan reddeden, İmralı görüşmeleri karşıtı bir ittifak hazırlığında olan İYİ Parti ile hariçten gazel okuyan Zafer Partisi, söylemeye hacet yok, gözlerini MHP'nin oylarına dikmiş, orada oyalanıyorlar. Haliyle, bundan böyle akacak her damla kanda, hamaset söylemlerinin payı da olacak.

Televizyonlarda boy gösteren akademisyenler, gazeteciler, stratejistler de sürece ilgisiz kalmıyorlar elbette. Kıymeti kendinden menkul engin bilgilerini kamuoyu ile paylaşıyorlar. Paylaşsınlar, bunda bir beis olmadığı muhakkak. Ancak süreci, PKK lideri Abdullah Öcalan'ı, İmralı heyetini değerlendirirken tercih ettikleri üslup, kullandıkları ifadeler barışa hizmet etmekten fersah fersah uzakta seyrediyor. Kimse de bunlara, "Behey akılsız, barış önce dilde başlar, barışmak arzusunda olduğunuz insanlara karışı hürmetli bir dil kullanın" demiyor.

Dildeki yalpalanma sadece Türk milliyetçisi tandanslı cenahla sınırlı değil maalesef. Kürtçülük bahsinde mangalda kül bırakmayan Kürt entelijanyası ve yaygın tabirle klavye şövalyesi Kürtler arasında da mevcut. Particilik yapanları bir kenara bırakırsak, süreçten pay kapma gayreti içindeki kimi şahıslar, hem süreci hem de İmralı Heyeti içindeki insanları hakir göstererek köstek olmaya çalışıyorlar. Halbuki İmralı'dan İmralı Heyeti'ne kadar yeni bir sürecin başlaması için riskleri göze alarak elini taşın altına koyan insanların her türden desteğe ihtiyacı var. Bilinçli ya da bilinçsiz, süreci ve heyeti değersizleştiren her gayret sağlıklı bir ruh haline işaret etmiyor. Üstelik heyette yer alanların mezhebini, zihniyetini ya da etnik kimliğini diline dolamanın abesle iştigalden öteye varacak bir yeri yoktur. Eninde sonunda ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Öte yandan "had bilmek" diye bir şey vardır ki haysiyetli........

© Gazete Duvar