Bavê Teyar ve korkunun yırtılan elbisesi
Bavê Teyar'ı ilk kim izletti bana, şimdi hatırlamıyorum tam olarak. Ne de olsa yaklaşık 20 yıl öncesinden söz ediyorum. O tarihte İstanbul'da yaşıyordum ve hangi sanat kategorisinde değerlendireceğimi bilemediğim eserleri, ilk zamanlarda tuhaf bir merakla çözümlemeye çalışıyordum.
Bavê Teyar'ın bana ulaşan CD'leri kötü korsan kopyalardı. Çok rahat izlenemiyordu bu yüzden. Sonradan fark ettim ki Bavê Teyar'ı en son keşfedenlerden biriydim. CD'leri Kürtlerin yoğun yaşadığı ilçelerde peynir ekmek gibi satılıyordu. Bir keresinde, Galata Köprüsü'nde bir satıcının, "Bavê Teyar, mêrê sê jina" (Bavê Teyar, üç kadının kocası) diye iştahla bağırıp müşteri çağırdığına tanık olmuştum. Manzara Bavê Teyar'ın CD'lerindeki olaylar kadar komik gelmişti bana. Bavê Teyar, kurnaz haliyle köprüde belirmişti gözümde.
Bavê Teyar'ın işlerine önce biraz mesafeli ve hatta önemsemez yaklaştığımı itiraf etmeliyim. Her anlamda çok zayıf bir prodüksiyon, ağırlıklı olarak Bevê Teyar'ın oyunculuğu ve esprileri üzerinden ilerleyen bir senaryodan başka kayda değer bir şey görünmüyordu. İzledikçe fark ettim, Bavê Teyar Kürt köylüsünün hayatına, yaşama biçimine, kültürüne inanılmaz derece de hakimdi. Kurnazlık, açgözlülük, fesatlık Bavê Teyar şahsında biçimlenmişti. Köy onun etrafında dönüyordu ya da o, menfatı için bir çırpıda köyün etrafını dönüp hiçbir şey olmamış gibi izleyicinin karşısına çıkıyordu, pis pis sırıtarak. Bavê Teyar'ın kadınlar yaklaşımı üzerinden acayip eleştiriler yapılıyordu, geleneksel erkek egemenliğine.
Bir de şu vardı: Bavê Teyar filmlerindeki mekan, insan, günlük hayat, diyelim Mardin'deki herhangi bir köy hayatının tıpatıp aynısıydı. Evler bir örnek, giyim kuşam bir iki nüans dışında aynı, sınıra rağmen iki köy arasında şive neredeyse yok. Üstelik her köyde en az bir Bavê Teyar vardı.
Bavê Teyar filmlerinde, Kürtlerin içinde bulunduğu durumla ilgili alttan alta........
© Gazete Duvar
