menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HTŞ’ye cihatçı eleştiri / 2

61 1
14.01.2025

Kısaca, Suriye’nin cihatçılıktan gelme yeni muktedirlerini kıyasıya eleştiren kıdemli âlim Ebu Muhammed el-Makdisi kim?

Öyküsünü Irak tekfirci terörizminin kanlı önderi Ebu Musab el-Zerkavi’nin akıl hocalığından başlatıp, DAİŞ’e yönelik sert eleştirilerine uzatabileceğimiz bir Selefî düşünce-siyaset adamı. El-Kaide merkezi dahil kimseyi takmadan Şii katliamları yapan, bol kanlı, kışkırtıcı siyasî çizgisiyle çıkarmaya çalıştığı Şii-Sünni içsavaşından nihaî İslâmî zafer uman Zerkavi de bir noktadan sonra Makdisi’nin eleştirilerine mâruz kalmıştı. ABD ordusunca öldürülmese Makdisi’yle ideolojik-itikadî mücadelesi nereye varacaktı, bilmiyoruz. Yani Makdisi, Selefî-cihatçı âleminde kulak verilen, önemsenen, sayılan ve kendi cephesine yönelik olarak da lafını esirgemeyen bir şahsiyet.

Makdisi, El-Nusra’nın İslâmcı olmayan örgütleri de bünyesinde toplamaya çalıştığı Şam’ın Fethi Cephesi (ŞFC) ve Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) hamlelerinden beri Ahmed el-Şara’nın yakasını bırakmadı. Daha önce (Zerkavi ve DAİŞ’e karşı) sahne aldığı tartışmalarda lüzumsuz ve zararlı gördüğü aşırılıkları eleştirirken bu defa öbür yöne dönmüş, HTŞ projesini “gevşeklik” ve İslâmî davayı “sulandırma” ile itham etmişti. ŞFC’nin uluslararası El-Kaide merkezinden kopma girişimini başta onaylayan Makdisi, birkaç ay sonra, bunun fayda getirmediğini, silahlı İslâmcı-cihatçı muhalefet saflarında daha geniş birlik sağlamaya imkân yaratmadığını, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun bombardımanlarını azaltmaya da yaramadığını öne sürerek, pişmanlık belirtmişti. O sırada, “sulandırıcılar”dan da yakınmış, yumuşama adımlarının bu tiplerin işine yaradığını ileri sürmüştü. Makdisi önceleri daha çok, doğrudan şeriat hakimiyeti amaçlamayanların mücadele alanından uzak tutulması talebiyle eleştiriler dile getirirken, giderek mücadeleyi “sulandırdığını” ileri sürdüğü cihatçıları hedef almaya yöneliyordu. HTŞ’nin kuruluş ilanını da temkinle karşılamış, şeriatçı olmayan unsurlarla biraraya gelişte mutlaka şeriatçılar lehine gerekli ağırlığın sağlanması konusunda uyarılar yayınlamıştı.

2017 başlarında Makdisi özellikle Suriyeli cihatçıların “dış güçler”le (TSK ve Ankara) fazla yakınlık kurmaması, (güya Suriye’de “çözüm” için Rusya, İran ve Türkiye’nin yürüttüğü üçlü diplomatik girişim olan) Astana toplantılarına temsilci göndermemesi için uğraşıyordu. Bu yönde ilerlenirse şeriat hakimiyeti kurma hedefinden uzaklaşılacağından endişe duyuyordu. Bu yüzden, -Astana’dan zaten dışlanmış bulunan- HTŞ önderlerinden “açıklık-kesinlik” talep ediyordu: “Amacın insan yapısı yasaları değil şeriatı uygulamak olduğu”, “Fırat Kalkanı gibi kirli işbirliklerini reddetme”, “Astana gibi komploları reddetme”, “dış destek sağlayan laik rejimlere........

© Gazete Duvar