HTŞ’ye cihatçı eleştiri / 1
Suriye İçsavaşı’na, önce Irak El-Kaide’sinin Suriye kolu olarak başlayan El-Nusra Cephesi, bugün Şam’da iktidar koltuklarına kurulmasına kadar geçen süre içerisinde, silahlı siyasî hayatı boyunca çeşitli örgütsel dönüşümlerden geçti, çeşitli ittifak ilişkileri kurarak etkinliğini genişletti. Önce giderek bağımsızlaşmasına meydan vermemek için “Irak ve Şam” İslâm Devleti’ne dönüşen Irak El-Kaide’sinden koptu, sonra uluslararası El-Kaide merkezinden (Temmuz 2016). Aynı sırada kendini merkezinde -ve tepesinde- yeraldığı bir örgütler koalisyonuna (Şam’ın Fethi Cephesi - ŞFC) dönüştürdü, sonra bütün rakip örgütleri yok ederek ya da onlara otoritesini kabul ettirerek ve İdlib cihatçı bölgesinde mutlak hakimiyeti sağlayarak Heyet Tahrir el-Şam’a (HTŞ). Bu örgütsel dönüşümlerin ne ölçüde ideolojik-siyasî dönüşümleri de içerdiği henüz muamma. Şimdiki mevzumuz bununla ilişkili.
Şam’ın Fethi Cephesi, kuruluşu ilan edilirken, El-Kaide’nin uluslararası merkeziyle El-Nusra döneminden beri süregelen -biatlı- organik ilişkisini kopardığını açıklamış, bu açıklamayı kimse inandırıcı bulmamıştı. El-Kaide ile bağları koparma duyurusunun Suriye içine ve -belki daha çok- Batı dünyası ve Arap devletlerine yönelik bir çağrı niteliği taşıdığı düşünülmüştü. Uluslararası cihat merkeziyle bağlantılı bir silahlı örgüte Suriye İçsavaşı’nda silahlı muhalefet liderliği ve belki de ülkenin gelecekteki hakimi rolü vermeye ne Batı ne Arap devletleri niyetliydi. Bu rol verilemeyince gerekli maddî ve siyasî-diplomatik destek de verilmiyordu. Rejimi devirmeye oynayan bir silahlı siyasî hareketin ülke içinde gereken yaygın desteği bulması açısından da bu ilişki pürüz yaratıyordu.
Suriye’nin silahlı İslâmcı örgütleriyle arası herkese göre çok daha iyi olan ve politikasını, stratejisini onlar üstüne kuran Ankara, El-Nusra’nın ŞFC’ye dönüşme duyurusuyla fazla ilgilenmiyor, Suriye topraklarındaki askerî-idarî varlığı, sınırdaşlığın sağladığı sürekli stratejik konum ve ordusunun gücüyle ipleri elinde tuttuğu ve gerektiğinde dizginleri çekebileceği varsayımıyla davranıyordu. Ankara’nın tutumu Suriyeli silahlı muhaliflerin eninde sonunda kendisine muhtaç kalacakları hesabına dayanıyordu; Rusya’nın hava bombardımanları yüzünden bıçak kemiğe dayandığında Suriyeli cihatçıların El-Kaide bağlantısı dahil her şeyi bir kenara atarak, acil destek verebilecek yakın müttefikin çizeceği hat üzerinde yürüyeceğini öngörüyorlardı. Halep’i rejime teslim edip ülkenin her yerindeki cihatçıları İdlib’e toplama, orada da Rusya’ya kırdırmama operasyonu, bütün hassasiyetine ve gelgitlere rağmen sonuç itibarıyla kayda değer başarıyla yürütülebilmişti.
Öte yandan, Nusra’dan bu yana en güçlü örgütlü........
© Gazete Duvar
