menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Almanya’daki ekonomik başarının ve krizin dinamikleri

35 1
09.01.2025

Almanya’daki erken seçimler önümüzdeki ay yapılacak. O nedenle, bu haftadan itibaren, geçtiğimiz aylarda birkaç kere yazdığım (ilki ve ikincisi) Almanya’daki ekonomik gelişmeleri ve onların arka planı hakkındaki tartışmaları derinleştirmek, okuyucu açısından yararlı olabilir. Bu haftaki yazıda Lucio Baccaro ve Chiara Benassi’nin 2016 tarihli bir makalesinde ele alınan analizi size aktararak, güncel kriz konjonktürünün gerisindeki temel dinamiklere, yani Almanya’daki ekonomik dönüşüme değineceğim.

Baccaro ve Benassi, Almanya’daki ekonomik modelin yüksek kaliteli ürünlerin ihracatına dayandığı mitini eleştiriyor. Yazarlar, dikkat çekici bir şekilde, Almanya’nın büyüme modelinin, yüksek kaliteli ürünlere dayanan ihracat yapısından, fiyat rekabetçiliğine dayanan bir ihracat yapısına geçtiğini ileri sürüyor. Bu analiz, Almanya’nın ekonomik başarısının ve de krizinin arka planındaki temel dinamikleri anlamamız için önemli bir rehber olarak görülebilir. Daha fazla uzatmadan detaylara girelim.

Alman ekonomik sosyolog Wolfgang Streeck’e göre, 1970’ler ve 1980’lerde Almanya’nın ekonomik başarısının temeli, Çeşitlendirilmiş Kalite Üretimi (Diversified Quality Production – DQP) modeline dayanıyordu. Bu model, yüksek kaliteli ve özelleştirilmiş üretimi destekleyen güçlü kurumsal mekanizmalarla işliyordu. Mesleki eğitim sistemi, işgücünü yüksek vasıflı hale getirirken, sektörel toplu iş sözleşmeleri ücretlerin adil dağılımını sağlıyor ve iç talebin büyümeye katkısını güçlendiriyordu.

Esasında DQP modelinin temelinde, emeğin kurumsal gücü yatıyor. Bir başka ifadeyle, firmalar güçlü sendikalar karşısında ücretleri baskılayamadıkları için, uluslararası piyasalarda rekabetçi olabilmek amacıyla farklı yollar aramak zorunda kaldılar. Bu yolların başında da daha fazla teknoloji yatırımı ve bu yeni teknolojileri kullanabilmeleri için işçilere vasıf kazandırıcı eğitim programlarının fonlanması geliyordu. Yani neoliberaller tarafından ‘emek piyasasındaki katılıklar’ olarak görülen kurumsal düzenlemeler, esasında ihracatın fiyat rekabetçiliğine değil, DQP modeline dayanmasına yol açmıştı.

Ancak 1990’lardan itibaren uluslararası rekabetin sertleşmesi, Almanya’yı maliyetleri düşürmeye ve fiyat rekabetine daha fazla odaklanmaya zorladı. DQP’nin kurumsal yapısı giderek aşındı ve........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play