Guardiola’nın Bernabeu’daki ikilemi: Hız mı, kontrol mü?
“Sekiz yıldır, her üç günde bir makine gibi işliyoruz,” dedi Pep Guardiola dün yeni Bernabéu’nun görkemli basın toplantısı salonunda, sakin ve gülümseyerek. “İngiltere’de kimse böyle bir şey yapmadı! Son zamanlarda istediğimiz kadar istikrarlı olamadık ama neler yapabileceğimizi ben biliyorum. Dünyanın en iyi oyuncusu (Rodri) eksik bizde. Messi olmadan Barça’yla kazandıklarımızı kazanabilir miydik? Büyük ihtimalle hayır. Kariyerimde ne zaman sorun yaşadıysam, her defasında doğru yolu bulmayı başardım. Bu yıl öyle olmadı. Ne yapabileceğimizi biliyorum ve tek maçta her şey mümkün. Bakalım yarın işi tersine çevirebilecek miyiz?”
Guardiola, Bernabéu’da oynanacak ve ilk maçtaki 3-2’lik yenilgiyi tersine çevirerek Şampiyonlar Ligi’nde son 16’ya kalmayı amaçladığı mücadelenin arifesinde, zihnini meşgul eden bir ikilemle boğuşuyor. Futbol tarihinin topu en hızlı dolaştıran takımlarını inşa eden Guardiola, son aylarda bir aydınlanma yaşadı. Kariyerinin en kötü sonuç ve oyun krizini aşmak için takımının top dolaştırma hızını yavaşlatması gerektiğine ikna oldu. Rodri’nin sakatlığının kendilerini zayıflattığı ön kabulünden yola çıkarak, sezgisel bir şekilde şöyle düşündü: Pas sekanslarının hızı azalırsa topu kaybetme riski ve dolayısıyla savunmada yaşanacak problemler de azalır. Bu doğrusal mantıktan ilham alarak, oyuncularını sadece belli anlarda rakip alana hızla gitmeye ikna etmeye çalıştı.
Manchester City’nin en zeki oyuncusu olan Bernardo Silva, takımın içindeki çelişkiyi herkesten iyi ifade etti: “Yüksek tempoyla oynarsak Real Madrid’in kontrataklarına davetiye çıkarmış olacağız,” dedi dün. “Ama tempomuz çok düşük olursa da bu defa çok rahat oynarlar.”
Guardiola’nın ekibine verdiği talimat ise topa iyi bakmaları gerektiği. Fakat oyuncuları topu korumak ile dikine oynamak arasındaki kararsızlık yüzünden gitgide daha fazla bocalıyorlar. Son 17 yıldır........
© Gazete Duvar
