153 Dersimliye idam ve de CİMER’den yanıt
Takrir-i Sükûn Cumhuriyet’inde kitlesel idam cezası. İnanamadım; “yanlış mı saydım?” diye tekrar tekrar kontrol ettim. 5-10 değil, 20 ya da 50 hatta 100 bile değil; tam tamına 158 kişiye idam cezası verilmiştir. Şark İstiklal Mahkemesi’nin 27 Aralık 1926 tarihli ve 670 sayılı(1) ilâmında/kararında, idam cezası verilen 158 kişi Dersimlidir. Yaşları gerekçesiyle 5’inin idamı ağır hapis cezasına çevrilince, 153 Dersimlinin kalemi kırılmıştır;(2) Mahmut Akyürekli 80’den fazlasının, Cafer Demir ise 8’inin idam edildiğini iddia etmiştir. Çünkü infazla ilgili dosya evrakı yoktur.
Genelkurmay’ın “Koçuşağı bölge nüfusu” tahminine(3) göre yüzde 10’u idam cezasına çarptırılmıştır.
Bu mu, adalet?
Koçuşağı [Quco] bölgesi askerî harekâtı devamında yargılaması vardır.
‘Koçuşağı İsyanı Davası’nın 563 ve 867 saylı dosyasıyla ilgili kararda sanık toplamı 254’tür ve bir kişi de (Hasan nam-ı diğeri Yarım Ağa) vefat etmiştir. Her biri TC vatandaşı 254 sanıkla ilgili kararın dağılımı şöyledir: 153 kişinin idamla ve 17 kişinin(4) değişik yıllarda hapisle cezalandırılması, 18 yaşından küçük 2 kişinin Müdafaa-i Milliye emrine gönderilmesi ve 83 [saydım 82] kadınla çocuğun dağıtılması oybirliğiyle kararlaştırılmıştır. Sanıklardan hiçbiri beraat etmemiştir.
İdam cezası verilenlerden 103’üncü sıradaki ‘Muhacir Hasan’dır; hakikaten Balkanlardan gelense, kaderinin ne acı sürprizidir!
Mahmut Akyürekli’nin emeğine sağlıktır; devletin ilgili biriminin yıllarca gündemine almadığını yapmıştır. Şark İstiklal Mahkemesi kararları 2014’te yayımlanmıştır. Mahmut Akyürekli, ayrıca sanıklarla ilgili ‘ceza veya beraati’ tek tek sıralayarak, tablo halinde kolayca bilgilenmeyi sağlayacak çalışma da yapmıştır (cilt: 1, s. 23-251).
TBMM, Mahmut Akyürekli’den sonra Şark İstiklal Mahkemesi’nin 1925-1927 dönemi yargılamasını, Şark İstiklal Mahkemesi (Kararlar ve Mahkeme Zabıtları) ismiyle beş kitap halinde yayımlamış ve zabıtları da internete yüklemiştir. İlk iki kitap 2016’da ve kalan üçü de 2017’de yayımlanmıştır.
Mahmut Akyürekli’nin ve TBMM’nin çalışmasını birlikte dikkate aldım. Osmanlıca’nın farklılığı kayıtlıdır. Vaktiyle Osmanlıca çalışmıştım, ama bugün itibariyle “şudur” diyecek durumda değilim.
Birden fazla insanın idam edildiği davalardan bazısını hatırlıyoruz; 1915’te İstanbul’da Paramaz ve 19 yoldaşı, 1925’te Diyarbakır’da Şeyh Said Davası’nda 47 kişi, 1937’de Elazığ’da Seyid Rıza ve 6 yoldaşı, 1972’de Ankara’da Deniz ve iki yoldaşı idam edilmiştir… 1944’te Hitler işgalindeki Paris’te (Adıyamanlı yetim) Manuşyan ve 22 yoldaşının kalemi kırılmış, onlar da kurşuna dizilmiştir…
‘Koçuşağı İsyanı Davası’yla ilgili Şark İstiklal Mahkemesi’nin kararı, benzerleri arasında ilklerden olmalı.
158 Dersimliden beşinin idamı(5) yaşları gerekçesiyle ağır hapis cezasına çevrilince; 153 Dersimlinin idam cezası kesinleşmiştir. Çünkü İstiklal Mahkemesi kararına itiraz edilemiyordu. Hatta karar için delile bile gerek yoktu(6) ve heyetin karar vermesi yeterliydi.
27 Aralık 1926’da oybirliğiyle, “firar eden, maktul düşen ve mahkûm edilen eşhasın” ailelerinden “mahkemeye tevdi edilen [verilen]” 83 [82] kişinin, “hükümetin tensib edeceği müessesâtta [uygun bulduğu kurumlarda] çalıştırılmak ve münasip mahallerde iskân edilmek üzere Dahiliye Vekalet-i celilesi emrine Kayseri’ye sevki” kararlaştırılmıştır. İçişleri Bakanlığı emrine verilen 82 kişinin tamamı kadın ve çocuktur.
Mahkeme, denetimindeki [tutuklu] 82 kişi hakkında hüküm kurmuştur.
Çocuklar arasında iki tane ‘bir aylık’ olan bile vardır. Anne de çocuk da alıkonmuştur. Aslında bu fiil, 21 kadın ve 61 çocuk için de geçerlidir.
82 kişinin en genci “Maho kızı Hüseyin zevcesi [eşi] 30 yaşında Hadice ve kızı Besey” ile “Kamer kızı Hasan’ın zevcesi 30 yaşında Sultan [ve] oğlu Ali” birer aylıktır ve en yaşlısı da “Mustafa zevcesi Zeyneb” ile “Hasan zevcesi Haney” 60 yaşındadır. Beş kadının yaşı da 40-60 arasındadır: Hamo’nun eşi Fatma 50, Musa’nın eşi Besey ile Miço’nun eşi Vakey 45’er ve Seyyid Ali eşi Huri ile Miço’nun eşi Fidan 40’ar yaşındadır.
13 kadının yaşı da 20-35 arasında değişmektedir; ikisinin 35, altısının 30, ikisinin 25 ve üçünün 20’dir. İsmail kerimesi Şeyho zevcesi Zeyneb’in yaşı yazılmamıştır. Bu halde 82 Dersimlinin 21’i kadın kalanı çocuktur.
61 çocuğun yaş dağılımı şöyledir: biri 13, ikisi 10, beşi 9, dördü 8, üçü 7, yedisi 6, yedisi 5, altısı 4, yedisi 3, dokuzu 2, yedisi 1 yaşında ve biri 4, ikisi 1 aylıktır.
Cinsiyet dağılımında en yaşlı olanı, kadınlarda 60 ve erkeklerde 13’tür (Hasan oğlu İbrahim).
İsimler dikkatle okunduğunda bazı çocuklar yetimdir, baba adıyla yazılmıştır. Örneğin “Ali torunu iki yaşında Hüseyin” ya da “Abbas kızı Haci yani Hadice iki yaşında” veya “Hızır oğlu on yaşında Miço” gibi. Yakını olmayan anlamında “Kiğı muhaciri dokuz yaşında Hamey kız”ın da “bi-kes” yani kimsesiz olduğu belirtilmiştir.
21 kadına ve 61 çocuğa kesilen ceza, ailelerinden kopartmaktır. Mahkeme kararıyla da sabittir ki, Dersim’de ailelerin parçalanmasına, kadınların ve çocukların dağıtılmasına 1926’da başlanmıştır.
TBMM’nin birinci kitabında yapılan bilgilendirmeye göre, 16.6.1925-1.3.1927 döneminde mahkemeye ait 798 karar ve bazılarının zaptı yayımlanmıştır. ‘Koçuşağı İsyanı Davası’nın 670 sayılı ilâmı dâhil 230 kararla ilgili mahkeme zabıtlarının ve dosyalarının arşivde bulunmadığı için yayımlanmadığı ve “13, 32 ve 57 numaralı kararların mahkeme zabıtları müsvedde halinde bulunduğundan, bu zabıtlara da yer” verilmediği belirtilmiştir (TBMM, cilt: 6/1, s. 3, pdf’den s. 31).
Zabıtların müsveddesiyle ve aslının bulunmamasıyla ilgili bilgilendirme bu kadardır. O yıllarda mahkeme kâtipleri mi yetersizdi? Bilemiyoruz.
798 ilâmın ancak 568’inin yani yüzde 71,2’sinin dava zaptı var, geriye kalanın zaptının niye olmadığını da bilemiyoruz; çünkü bilgi verilmemiştir.
TBMM kitapçığında ‘Koçuşağı İsyanı Davası’nın 563 ve 867 sayılı mahkeme dosyasıyla ilgili adres gösterilmiştir. Kararla ilgili ‘Mülahazât’da yazılan şudur: “06.03.927 Havali Kumandanlığa verilmiştir. Dosya Başvekalete gönderilmiştir. 13 Haziran 1928, numara 1295” (TBMM, cilt 6/5, s. 2341, pdf’den s. 119).
Demek ki mahkeme dosyası 13 Haziran 1928’den itibaren Başbakanlık’tadır. Başbakanlık’a neden gönderilmiştir? Onu da bilemiyoruz.
Umarım Başbakanlık evraklarının tamamı araştırmacılara açılır ve inceleme fırsatı buluruz. Cumhuriyet Arşivi’nde araştırdım, ilgili dosya hakkında herhangi bilgiye ulaşamadım.
Koçuşağı Harekâtı için de gerekçe olarak “vergi vermiyorlar” ya da “askere gitmiyorlar” gibi resmi söylem aynen tekrar edilmiştir. Bu, Dersim’e özel üretilmiş gerekçelendirmedir. Birçok kez yazdım; O yıllarda İçişleri Bakanı Şükrü Kaya(7) itiraf etmiştir ki, iki oğlunun kaydını yaptırmamıştır.
Harekâtta neler yapıldığını, Reşat Hallı’nın kitabından(8) ‘Koçuşağı Ayaklanması ve Bastırılması (7 Ekim-30 Kasım 1926)’ bölümünden aktaracağım.
19 Eylül 1926’da “köylülere zulüm eden, vergi vermeyen vatan savunmasına........
© Gazete Duvar
