menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ukrayna’ya ne olacak I: Borç boyunduruğu ve Rusya’nın alacakları

55 11
20.02.2025

Ukrayna’ya ne olacağı konusu Trump’ın attığı hızlı adımlarla gündemde. Münih’te göz yaşları sel olurken, Riyad’da Lavrov’un esprileri ABD heyetinin yüzünü güldürüyordu. Trump’ın kaşla göz arasında Ukrayna’nın değerli minerallerini ‘ödeşme zamanı’ deyip istemesi şaşkınlık yarattı. Oysa Ukrayna’nın başka alacaklıları da var. Dahası kapitalist ekonominin çalışma ilkeleri uyarınca borcun nasıl kullanıldığının sayısız örneği de… Sanılanın aksine Ukrayna bu savaşı hibelerle yürütmedi, yürütmüyor. Hibe verilse de daha fazlası borç verildi. Trump’ın çarkları daha hızlı çevirmesi Ukrayna’daki amansız paylaşıma hız kazandıracak. Ancak alacaklılar kim? Borç neden önemli? Borç için nasıl bir faiz uygulandı? Rusya’nın 230 milyar doları nasıl oldu da Ukrayna’ya borç veriliyor? Bu sorular yanıtlanmayı hak ediyor ki alacaklılar görülsün ve tahsilat nasıl olacak konuşulsun. Bu iki yazıdan oluşacak seride önce Ukrayna’nın borç girdabına bakacağız, ardından da değerli minerallerden, paylaşım karmaşasına Ukrayna’ya ne olacak sorusu etrafında akıl yürüteceğiz.

SSCB dağıldığında hem ardıl devleti olarak Rusya Federasyonu hem onu oluşturan diğer 14 cumhuriyet radikal bir ekonomik bunalım, devletsizlik, yoksulluk ve hukuksuzlukla yüz yüze kaldı. Rusya’ya uygulanan adıyla Şok Terapi için IMF ve Dünya Bankası kolları sıvadı. Serbest piyasalaşmada fiyatların serbestleşmesi gerekti ve Rusya’da bir ekmek bir gecede önceki fiyatının 80 katına çıktı. Özelleştirmeler sürecinde oligarklar, SSCB’nin değerli kamu teşekküllerini skandal ücretlerle ele geçirdi. Bir nevi sermaye haraç mezat SSCB’yi yağmaladı. Yolsuzluklar, alkolik bir başkan, suç örgütlerinin yükselişi, yaşam süresinin 50 yaşlara düşmesi bu trajedinin saklanan yüzüydü. Söz konusu dönemde 1996’da yapılacak seçimlerde Yeltsin’in rakipleri bir hayli kazanmaya yakınken IMF, uzun süredir ayak dirediği kredileri seçime birkaç ay kala serbest bıraktı. Bu krediler Yeltsin’in bir dönem daha vize almasında etkili oldu.

Rusya, Washington’da belirlenen ve kendisine hiç de uymayan bir reçeteyle muhatap olmuştu. Çok sonra bu reçeteyi hazırlayanlar, ekonomiyi yeniden ayağa kaldırmaktan çok SSCB’nin bir daha diriltilmemesi için bu sert terbiye aracını kullandıklarını itiraf edeceklerdi. Süreci yakından izleyen Naomi Klein gibi Marksist ekonomi politikçiler şu kanaati dile getirecekti: ‘Rusya’ya aşırı biçimde şok verilmiş, terapiyse neredeyse hiç uygulanmamıştı.’ Rusya’nın 2000’lerde bu terapiyi bırakmasını sağlayansa Paris Kulübü ve IMF, DB’ye olan borçlarını, Irak işgali nedeniyle artan petrol ve gaz fiyatları gelirleriyle, hızla ödemesi oldu. Burada gözden kaçmaması gereken borç ilişkisiydi. Rusya 1990’larda epey borçlanmıştı, her değişiklikte karşısına ‘borcunu öde, yoluna bak’ ana fikrini taşıyan diplomatik cümleler kuruldu.........

© Gazete Duvar