Aylak bakkalların 'Çözümsende' oyunu
“Sayın Öcalan’a Özgürlük”... Bu cümleyi okuyan adlî kolluk amirinin çayından bir yudum alıp koltuğunda dikildiğini, ilgili Cumhuriyet savcılığı ile irtibata geçtiğini; bir yandan resmî yazışmalar tertip edilir, imzalar atılırken diğer yandan da koç başının sotadan minibüse naklediliverdiğini düşünebilir miyiz? Zaten Türkiye’de hızla yapılıveren iki iş vardır: Biri defin diğeri de adlî kolluk işlemleri.
Gassal dizisiyle “Ölünce sizi kim yıkayacak?” sorusu gündem oldu; yakındır “Yazınca sizi kim derdest edecek?” sorusu da TT olur. Elini tutan mı var! Ahmet Kural’a Gassal’ı çektiren TRT, Murat Cemcir’e de Komiser dizisi çektirir; reklam panolarını da “Yazınca sizi kim derdest edecek?” sloganıyla donatır.
Cezamı şimdi kesip Özlem Gürses gibi elektronik kelepçe mi takarlar; yoksa 10 yıl bekleyip, Esenyurt Belediye Başkanı seçilmemi mi beklerler orasını bilemedim. Ne olur ne olmaz, en yakın arkadaşımın annesi bile vefat etse bu saatten sonra taziye için telefon açmam; böyle biline! Hoş burası Türkiye, “Koçbaşı depodan çıkınca kapıyı kırmaya Bağdat’tan komiser gelir.” demişler.
Sahi, Öcalan’la görüşmelerinden sonra Sırrı Süreyya Bey ve Pervin Hanım’ın basına yazdığı açıklamalar üzerine -farz-ı mahal- “Sayın Öcalan TBMM’yi adres göstermekle ne kadar doğru bir tavır sergilemiş” türünden bir değerlendirme yapsam kim alacak beni polisin elinden, hakimin önünden?
Ben kim miyim -ki işte, zaten, bütün mesele de burada: Ben ne çakarlı makam arabaları ve korumalarla gezen bir devlet ricaliyim ne de depremlere söz geçirebilen bir tarikat şeyhi. Rasim Ozan Kütahyalı gibi derûn-ü devletten haberler getiren bir gazeteci de değilim; Abdülkadir Selvi gibi ağzımda gümüş kaşıkla da doğmadım ki bana Cumhur İttifakı’nın fahri sözcülüğünü yaptırsınlar. Devlet Aklı meleğinin kulağına fısıldadığı eli sopalı bir uzman/akademisyen de olamadım, “Bir kamera bir tripota yenileceksiniz!” diye kükreyebilen bir mafya babası da. Çok bir param da yok ki Ali Ağaoğulları gibi kendi yaptırdığım sitede oturanların kurduğu Fişmekanca Site Sakinleri Kalkınma ve Dayanışma Derneği toplantısını ya da kızımın düğününü diline dolayan magazin programlarını darlayıp küfürler edeyim. Nihat Hatipoğlu gibi müşfik ve baby-face bir yüzüm bile yok ki Ramazan aylarında sahabeden haberler getireyim size.
Ben sadece bir yurttaşım;........
© Gazete Duvar
