menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Augustus Gloop Sendromu ve çocukluk obezitesi

20 2
19.01.2025

Roald Dahl’ın meşhur Charlie ve Çikolata Fabrikası romanında, Augustus Gloop’un çikolata nehri tarafından yutuluşu, sadece bir kurgu değil, modern çağın gerçek bir uyarısı...

Çocukların bilinçsiz beslenme alışkanlıkları, sağlıksız gıda tüketimi ve hareketsiz yaşam tarzları, benzer bir şekilde onları sağlıklı bir geleceğin nehrinden uzaklaştırıyor.

Toplumda diyabetten kansere, depresyondan kısırlığa dek birçok hastalığın doğrudan sebebi veya tetikleyicisi olarak bilinen obeziteye yakalanma yaşı giderek düşüyor.

Konu, 4 Mart Dünya Obezite Günü’nde yapılacak basın bildirileri veya farkındalık kampanyalarıyla sınırlı kalmayacak kadar çok katmanlı ve ivedi.

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre obezite, çocuklarda hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı tehdit eden en büyük halk sağlığı sorunlarından biri. Çocukluk çağındaki obezite, yalnızca bugünü değil, ilerleyen yaşlarda diyabet, kalp-damar hastalıkları, bazı kanser türleri ve psikolojik sorunlarla mücadele edecek nesillerin geleceğini de tehdit ediyor.

World Obesity’nin tahminlerine göre, on yıl içerisinde dünya çapında beş çocuktan ikisinin obez olması bekleniyor.

Türkiye’de obezite artışı, dünya ortalamasının üzerinde seyrediyor. 2019 yılında gerçekleştirilen “Türkiye Çocukluk Çağı Obezite Araştırması”na göre, her on çocuktan biri obez; ayrıca çocukların yüzde 14,6’sı fazla kilolu.

2022 yılında açıklanan “Türkiye Sağlık Araştırması” ise, 15 yaş ve üzeri bireylerde obezite oranını yüzde 20,2 olarak belirtiyor. Ancak çocukluk çağı obezitesi, bu tablonun temelini oluşturuyor. Obezitesi olan çocukların büyük bir kısmı, erişkin yaşa geldiklerinde de obezitesi olan birey olarak kalma riski taşıyor.

Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı 2023 yılı Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması verileri ise, benim de kurucu üyelerinden olduğum Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun okullarda bir öğün ücretsiz yemek çağrısının temelini oluşturan gerçeği bir kez daha anımsatıyor. Zira resmi verilere göre bile, çocukların önemli bir kısmı günde bir öğün dahi sebze veya meyve tüketemezken, işlenmiş gıdalar, abur cuburlar ve gazlı içecek tüketimi, okul çağındaki çocuklar arasında her geçen gün artıyor. Üstelik, ekrana bağımlı hareketsiz yaşam tarzı nedeniyle, çocukların fiziksel aktivite düzeyleri alarm verici seviyelere geriliyor.

Prof. Melih Bulut’un bu konuda çok net tespitleri var. “Mücadelemizi doğru zemine oturtmak için önce adını doğru koymalı, sorunu doğru tanımlamalıyız,” diyen Bulut, teker teker açıklıyor: (1) Obezite, bir hastalık. (2) Obezite, toplumun çoğunluğunu etkiliyor. (3) Obezitenin birçok sebebi ve birçok tedavi yöntemi var.

Obezite, sadece yemek yeme karşısında iradesizlikle ve doğru zayıflama reçetelerinin izlenmemesiyle açıklanamaz.

Dolayısıyla, çocuklarda obezite, önlenebilir bir durum olsa da, multidisipliner çalışma ve işbirliği yapılmadan çözülebilecek bir sorun değil.

Ancak, Prof. Bulut’un da vurguladığı gibi, doğru yaklaşım sergilendiğinde ve uygulandığında, çocuklarda obezite, önlenebilir bir durumdur.

Bunun için, gönüllü bir yurttaş hareketi olan “Obeziteye Karşı İşbirliği Hareketi”nin de kurucularından olan Prof. Dr. Bulut, toplum sağlığından birinci derecede sorumlu aile hekimlerinin çocuklarda kilo-boy endeksini düzenli bir şekilde takip etmesi, obezite riski olan durumlarda ilgili diyetisyen, psikolog gibi konuyla ilgili uzmanlardan da destek alarak çocuklarda obeziteyi proaktif şekilde tespit edip önleyici girişimlerde bulunmaları gerektiğini kaydediyor.

Çocukluk çağı obezitesinin sadece fazla yemekle açıklanamayacağı aşikâr.

Kentsel mekanlarda oyun alanlarının azlığından dijital bağımlılığa dek birçok etmen,........

© Gazete Duvar