menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kutudan çıkan bir enternasyonalist: Hans Beimler

36 11
01.03.2025

“…Her dilden bir adları vardı onların / ama hiçbir ülkenin kimliğini taşımadılar. / Sarışındılar belki de esmer / yani birçok yüzün bileşkesi…”

Ahmet Telli

Barselona sokakları, İspanya İç Savaşı boyunca pek çok cenaze merasimine ve yürüyüşüne sahne olur. Yine de 6 Aralık 1936 günü toplanan kalabalığın uğurladığı cenaze biraz daha farklıdır. Nazi Almanyası ve Mussolini İtalyasının desteğiyle General Franco arkasında topladığı faşist güçler ile İspanya Cumhuriyeti’ne karşı darbe yapar. Bu savaşta komünistler, anarşistler, sosyalistler ve cumhuriyetçiler savaşın diğer cephesinde yer alarak hem Franco’ya hem de onların müttefiklerine karşı silaha sarılırlar. Fakat Barselona’da on binlerin uğurladığı kişi bir Almandır: Doğduğu andan itibaren hayatı mücadele içinde geçen komünist işçi önderi ve Alman Parlamentosu (Reichstag) Milletvekili Hans Beimler. İspanya’da ise o sadece Uluslararası Tugayların altındaki Alman Bölüğünün ünlü komutanıdır…

Bu sıradan bir cenaze değil. Evet, sadece enternasyonalist bir devrimcinin hikayesi bile anlatılmaya, hatırlamaya değer. Fakat Beimler’ın cenazesini görünce aklımızda canlanan daha önemli bir soru var: Almanya, aynı yıllarda faşizmin dört nala toplumsal hayatın her alanına akın ettiği karanlık bir dönemi yaşarken Beimler’ın yolu nasıl İspanya’ya düşmüştür. Almanya’da o yıllar cadı avı çoktan başlamıştır, hatta Beimler’ın kendisi de toplama kampından kaçmıştır. Onun gibi kimi Alman komünistler ise 1933 yılında tutuklanan işçi önderi Ernst Thälmann’ın adını kızıl bayraklara yazıp bu isimle kurdukları bölükle kanlarını İspanya’daki yoldaşlarına sunarlar.

Peki ama neden? Hiç mi dememiş kimse onlara “Siz önce kendi evinizin önünü süpürün” diye? Neymiş bu insanları oradan oraya savurup duran şey? Cevap için enternasyonalizmin basit bir niyet beyanı olmadığını bize anlatan Beimler’ın pek bilinmeyen hikayesine kulak verelim.

Biyografilerin ilk cümleleri pek bir şey ifade etmez. Hatta genelde sıkıcıdır. “Şurada doğdu, anası babası şu işi yapardı” dediğimizde yarım kulakla dinlenir, ne de olsa meselenin teferruatıdır. Ancak ‘neydi onları oradan oraya savuran şey’ diye sorarak başladığımız bir biyografide Beimler’ın doğumu sanki ileride yaşayacağı hayatı haber verir niteliktedir.

Münih’te 1895 yılında doğan Beimler, yoksul işçi sınıfı bir ailenin evlilik dışı doğan çocuğudur. Bu sebeple söylenceye göre ailesi doğar doğmaz bebeği tahta bir kutuya koyar ve büyükanne ve büyükbabasına gönderilmek üzere trene bırakır. Çilingirlik yapan dedesi kutuyu alır ve içinden çıkan bebeği ‘evlat edinir’. Bu sebeple Hans’ın lakabı ömrü boyunca Kistenböiberl yani ‘kutu çocuk’ olur.

Büyüdüğü dedesinin evinde gariban yaşam vardır. Dolayısıyla Beimler de erken yaşlardan itibaren demirci olarak çalışmaya başlar. Henüz 16 yaşındayken de bohçasını toplayıp eve veda eder, serüvende kendi kararıyla verdiği ilk büyük adımı atar. Hamburg limanında bir iş bulur ve Alman Metal İşçileri Derneği’ne katılır.

Henüz hayatındaki sayfaları daha yeni yeni açmaya başlamışken Cihan Harbi başlar. Savaşın başlamasıyla birlikte askere alınan Beimler mayın arama gemisinde on başı olarak görev alır. Daha sonra güverte zabitliğine terfi eder. Savaşın sonuna doğru, bir abluka........

© Gazete Duvar