menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Derindeki dönüşüm: Organik/bütünleşik dünya pazarı

18 16
latest

Trump yönetimi, ABD kurulu düzenini yıkıp yeniden kurmak, ahı gidip vahı kalmış “kurallara ve kurumlara dayanan uluslararası düzen”in tabutuna son çiviyi çakmak yolunda cüretli adımlar atıyor. Kadınların oy kullandığı bir demokrasinin artık kapitalizmle uyuşmadığını, çeşitlilik, çoğulculuk, dezavantajlılara pozitif ayrımcılık, iklim krizine karşı önlem ve benzeri taleplerin akıl dışı olduğunu, dünya ve insanlık için “iyi”nin silaha, paraya ve teknolojiye hükmeden ayrıcalıklı insanlara biat etmek olduğunu söyleyecek kadar açık sözlüler. Konunun, burada değinip geçtiğim ideolojik-kültürel cephesini başka bir yazıda ayrıca ele almak gerekecek.

İkinci Trump iktidarını, dünya kapitalist sistemindeki ve onun en gelişmiş modeli olan ABD’deki tıkanıklığa gecikmiş bir tersinden çözüm denemesi olarak değerlendiriyorum. Trump’ın ve Musk’ın itici/şarlatan kişiliklerine, şımarıklıklarına karşı biriken haklı infial sorunun netlikle görünmesini zorlaştırıyor. Gecikmişliği telafi etmenin yöntemi olarak başvurdukları köktenci, yıkıcı ve hızlı uygulamalar, ABD’de ve dünyada panikle karışık “anti Trumpçı”, bu anlamda reaksiyoner (tepkici) bir muhalefet yığılması yaratıyor. Bu büyük bir sorun. Çünkü, köktenci bir dönüşüme etkili bir toplumsal-siyasal yanıt üretebilmek için o sonucu yaratan derindeki nedenlere tanı koymak, “yeni” olanı ayırt etmek gerekiyor.

Kitaplarımı ve bu köşedeki yazıları okuyanların artık bildiği gibi, kapitalizmin teorik ve tarihsel sınırlarına dayandığını savunuyorum. Bu tezin en önemli dayanaklarından biri, günümüzde dünya pazarının ileri derecede organik ve entegre (tümleşik) bir nitelik kazandığı saptamasıdır.

Bu yazıda bu tez/saptamayı teorik önerme ve ampirik verilerle temellendirmeye çalışacağım. Dünya pazarının değişen niteliği, bana göre, günümüz süreçlerini anlamanın anahtarlarından biridir.

Kapitalizmde metaların soyut insan emeği temelinde bir değişim değeri edinebilmesi üretim süreci ile dolaşım sürecinin birliğini gerektirir. Sermayenin sonsuz büyüme güdüsü, dolaşımı da sürekli büyütür; yeni üretim ve mübadele odakları yaratır. Kapitalizm öncesi ticari toplumların mekânsal alış-veriş yeri olan pazarı, mekânsız ve sürekli büyüyen bir dolaşım süreci olarak önce kapitalist pazara, ardından dünya pazarına dönüştüren işte bu gerçekliktir. Bu bağlamda, “dış ticaret”, kapitalist üretimin hem koşulu, hem de sonucudur.

Sermayenin dünya pazarı yaratma eğilimi pürüzsüz ve doğrusal bir yol izlemedi. Daralma ve genişlemeler, krizler ve savaşlar, yirminci yüzyılda iki dünya/pazar paylaşım savaşı yaşandı.

Kapitalizmin pazar sorunu Engels’in 1886’da belirttiği gibi, üretici gücün geometrik, pazarların aritmetik olarak artmasından kaynaklanmaktadır.(1) Başka bir anlatımla, pazar sorunu, üretici güçlerin gelişmesi sınırsız, pazarın büyümesi sınırlı olduğu için vardır.

Kapitalist dünya pazarı, manifaktür ve makineli üretimle, modern büyük sanayinin geliştiği, ticaretin sınai üretimin hizmetine girdiği bir süreçte oluşmuştur.

1944’da Bretton Woods’da toplanan Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı ile dünyanın en üretken ekonomisine sahip olan Amerika Birleşik Devletleri’nin denetiminde bir ekonomik mali sistem kurulması dünya pazarının nitel dönüşümü yolunda önemli bir adımdı.

1970’lerdeki kârlılık krizi; 1980’lerde Çin’in kapitalist dünya pazarına açılması; 1991’de Sovyetler Birliğinin çözülmesi; finansallaşma; neoliberal birikim rejimine geçiş ve........

© Gazete Duvar