menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Karanlık çökerken!

248 64
06.01.2025

Çok eskilerden “Suriye’yi kontrol eden Orta Doğu'ya hükmeder” önermesinin tahrik edici ivmesiyle sanki herkes bu ülkeye üşüşüyor. Suriye herkesin çelişkisine ayna tutuyor.

Sadece çetrefilli jeopolitik konumu değil etnik-mezhebi-dini fay hatları, farklı güçlerin elinde bölünmüş kontrol alanları, iktidarı ele geçiren tekfirci-selefi-cihatçı zümrenin açmazları, vekalet savaşına dahil olmuş ya da doğrudan sahaya inmiş yabancı güçlerin çatışan ajandaları Suriye’nin geleceğine dair fikir yürütmeyi imkânsız hale getiriyor.

HTŞ lideri Ebu Muhammed el Colani’nin ayartıcı pragmatizmi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yüzünü güldürebilir; Batılı aktörlerin bardağın dolu tarafına bakmasını sağlayabilir; (eski) muhaliflerin demokratik geçiş umudunu canlı tutabilir ama hiçbir grubun tekeline alıp götüremeyeceği kadar ağır, herhangi bir uluslararası aktörün tek başına yoğuramayacağı kadar büyük bir karmaşa var ortada.

Muhalif saflarda rejimin çöküşünün yaşattığı coşku birinci aya girerken yerini korkulara bırakıyor. Paçavra edilmiş ülkenin parçaları nasıl bir araya gelecek? Bu nasıl bir toplumsal sözleşmeyle olacak? Üç adımda birbirinin boğazına binecek şahsiyetlerle nasıl yol alınacak? Herkesin üç adım geri basıp bir adım öne çıkarak el sıkıştığı bir durum mucize olur. Bütün bir kumar işte bu mucize üzerine oynanıyor.
Kırmızı bültenle aranan cihatçıların tuğgeneral ve albay rütbeleriyle komutaya yerleştirildiği, Muhaberat’ın El Kaide ve IŞİD kadrolarından gelen bir militana emanet edildiği, İdlib’de zina suçundan bir kadına ölüm cezası veren ve kalabalığın huzurunda bunun infazını sağlayan kişinin adalet bakanı yapıldığı, müfredatı tekfirci-selefi anlayışla tırpanlayan birinin eğitim bakanı olduğu, Şii ve Alevilere lanet okuyan mezhepçi hatiplerin mihraplara geçirildiği bir süreç yaşanıyor. Bir ayın icraatı, Colani’nin Şam’da kapısını çalan yabancı heyetlere verdiği güvenceleri geçersiz kılıyor. Suriye’nin üzerine çökmekte olan kâbusu görmezden gelenler 1 Mart itibariyle kapsamlı bir geçiş hükümetinin kurulacağı vaadine bel bağlıyor. Sanki acil durum garabeti kendiliğinden bitecekmiş gibi…

***

Batı-Körfez ekseninde HTŞ yönetimini fiilen meşrulaştıran temaslar devam ediyor. Son olarak AB adına Almanya Dışişleri Bakanları Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock ve Fransa Dışişleri Bakanı Jean Noel Barrot Şam’ı ziyaret edip Colani’yle görüştü. Amerikalılardan sonra onlar da azınlıklara güvenceler verilmesini ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) sisteme entegre edilmesini istedi. Baerbock ayrıyeten Suriye’de sistemin İslamlaşmasını finanse etmeyeceklerini vurguladı. Fransa da eski bir sömürge gücü havasında Hıristiyanlar başta olmak üzere azınlıkların hamisi olduğu görüntüsü verdi. Fransızların bu diyarda geçer akçesi kalmasa da...
HTŞ yönetimini meşrulaştıran bu temaslarla Batı bir havuç-sopa ilişkisi kurmaya çalışıyor. Colani de tanınma, yaptırımların kaldırılması ve mali destek için iyiyi oynamak zorunda. Ama bu tabloda naifliğe yer yok.

***

Bir tarafta içerde HTŞ’nin gömleğini giyemeyecek kesimler azımsanamayacak kadar fazla.
HTŞ icraat ve operasyonlarıyla korku salarken Colani şimdiye kadar Kürtler, Aleviler, Dürziler, Hıristiyanlar ve din devleti istemeyen Sünnileri teskin edecek bir şey ortaya koyamadı.
Hıristiyanlar diken üstünde; somut bir güvence alabilmiş değiller. Dertlerini Fransız bakana anlattılar.
Alevilerin av olma korkusu sürüyor. Birkaç gün önce Alevi ileri gelenlerinden 50 temsilci, Tartus’ta HTŞ yetkilileriyle 4 saatlik bir toplantı yaptı. Endişelerini ve taleplerini dile getirdi. Ne istediler?
- Önce güvenliğin tesis edilmesi.
- Her bölgenin kendini koruyabilmesi amacıyla yerel koruma komitelerinin etkinleştirilmesi.
-Rejimin adamlarını........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play