Filistin, Lübnan ve Suriye’yi bekleyen İsrail tufanı
Orta Doğu yeni bir tufana hazırlanıyor. ‘Aksa Tufanı’nın ‘İsrail Tufanı’na transformasyonu için Donald Trump bu çağın görebileceği en büyük küstahlıkla bölgeye dalıyor. Koltuğunda titreyen liderlerin sayısı artıyor. Gücünü kendi halkından, kaynağını kendi toprağından almayan koltuklar…
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu dehşet planlarını Trump’ın desteğiyle hayata geçirmek için gün sayıyor. 4 Şubat’ta Beyaz Saray’daki görüşmede Trump’la arasındaki uyumsuzlukları gidererek soykırımcı dizayn operasyonuna devam etmek istiyor.
Washington'a hareket ederken Trump’ın desteğiyle "eşi benzeri görülmemiş barış ve refah dönemi” için hedeflerini sıraladı: Hamas'a karşı zafer kazanmak, tüm rehineleri geri almak ve İran ekseniyle mücadele etmek.
"Kararlarımız ve askerlerimizin cesareti haritayı yeniden çizdi. Ancak Trump ile yakın işbirliği içinde çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde yeniden çizebileceğimize inanıyorum" dedi.
Biden yönetimi soykırımın tedarikçisi olmanın ötesinde İsrail’i çevreleyen siyasi haritayı değiştirmek için elinden geleni yaptı. Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı seçimi ve başbakanın tayini bunlardan birisiydi. Fakat iki başkent arasında bazı uyumsuzluklar var. Netanyahu’nun kafasındaki dizayn haritası soykırımın kemale erdirildiği yani Filistinlilerden arındırılmış bir Gazze, ilhak edilmiş bir Batı Şeria, işgal altındaki topraklarından vazgeçip İsrail’i kabullenmiş bir Suriye’yi içeriyor.
***
Peki Trump’ın kafasındaki harita İsrail liderininkinden ne kadar farklı?
Netanyahu, hükümetinin aşırı sağcı bakanlar tarafından devrilmesini önlemek için üç aşamalı ateşkesin ikinci aşamasında savaşa dönmek için şeytanlık peşinde. Trump ise ateşkesi koruyup Suudi Arabistan’ı Abraham Anlaşmaları’na dahil etmek gibi daha büyük hedeflerin peşinde. Fakat Filistinlilerin Gazze’den sürülmesi planı için ağırlığını şimdiden koydu bile. Ürdün ve Mısır’ın tepesine "Filistinlileri alacaksınız" diye bindi. Bunun için özellikle Ürdün Kralı Abdullah’ı tahtından etmeyi bile göze almış olabilir. El Ahbar’a göre Kral, Trump’la görüştükten sonra aşiret liderlerini toplayıp onlara Filistinlileri alma talebinden kaçamayabileceğini söyledi. Trump, geçen eylülde Katar Emiri Şeyh Temim’e “Neyi protesto ediyorlar" diye Ürdün’deki eylemleri soruyor; “İsrail’in Gazze’deki eylemlerini” yanıtını alınca, "Hayır, Kral’ı protesto ediyorlar. Ürdün'deki durum hiç iyi değil ve halkta güçlü bir değişim arzusu var. Belki de herkes bunu dikkate almalı” diyor. Trump, Kral’ı neyle vuracağını fark etmiş gözüküyor.
Ürdün’ün üçte ikisi Filistinli. Ve Kral Filistinlilerle mutabakatının bozulmasının kendi sonu olacağını iyi biliyor. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi de içeride kopacak fırtınadan korkuyor. Müslüman Kardeşler’in dirilmesinden ve geniş kitlelerin Filistin duyarlılığından…
Ayrıca Ürdün de Mısır da ikinci bir Nekbe’ye ortak olmanın maliyetini biliyor: Sürülen insanlarla birlikte Filistin davası ihraç edilecek, İsrail yine peşlerine düşecek ve savaş bu sefer Mısır ve Ürdün’de sürecek. Yan çıktı olarak da iç savaş! İşte Lübnan önlerindeki en yakın örnek: 14 yıl süren iç savaş hepsine “Sakın ha bu hataya düşmeyin” diyor.
İsrail’le barışa karşılık ABD’den yıllık 1,3 milyar dolar hibe alan Mısır ve Ürdün kıvranıp durduğu için Suudi Arabistan, Katar ve BAE’nin de katıldığı beşli toplantıda "Filistinlilerin yerinden edilemez" diyen bir görüntü verdi. Buna gerçek bir direnç denebilir mi, emin değilim? Çünkü İsrail’le normalleşmenin baş bezirgânı Al Arab gazetesi "Ürdün ve Mısır kamuoyu tepkisine dikkat çekip sadece Trump’tan planın ertelenmesini istiyor” diyerek bu tabloya gölge düşürdü.
Trump'ın rehine işlerinden sorumlu temsilcisi Adam Boehler, patronunun sürgüne karşı çıkanların alternatif tekliflerine açık olacağını söylüyor.........
© Gazete Duvar
