menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Meclis etki ajanlığı teklifini reddetmeli çünkü…

39 1
29.10.2024

Yargı deformasyonu için oluşturulduğu anlaşılan uzun soluklu stratejinin 9’uncu adımı olan Kanun Taslağı, Meclis Adalet Komisyonu'nda, her zamanki gibi muhalefetin eleştiri ve önerileri dikkate alınmadan kabul edildi. TBMM Adalet Komisyonu, yasama yetkisinin düzenleyicisi olması itibariyle Meclis işleyişinin anayasası sayılan İç Tüzükten aldığı, kanun taslağı üzerinde çalışarak kanun teklifine dönüştürme görevini, bir kere daha, yerine getirmeyerek, bu yöndeki yetkisini genel kurula devretmiş oldu. Tam anlamıyla usulsüzlük kusuru olmasına rağmen komisyonların çalıştırılmayışı, özcesi yasama erkinin güdükleştirilmesine hizmet eden bir usul oldu. Yasa taslağı ile ilgili alanda uzman oldukları varsayılan milletvekillerinin bulunduğu komisyonlarda tartışmaya, farklı görüşlerle değişiklik yapılmasına kapatılan bir çalışma yöntemi bu. Genel Kurul görüşmeleri aşamasında uzmanlık ve çalışma alanlarının farklı olduğu bilinen milletvekillerinin derinlikli tartışmalar yapılamadan, oy verme işlemine geçilip kabul edilmesi, çoğulcu yasa yapma zorunluluğunu ortadan kaldırdı. Tıpkı seçmenin yargı, yasama, yürütme erklerinin karar ve uygulamalarına katılma hakkı tanınmadan sadece seçim sandığında oy kullanmasından ibaret, güdük demokrasi anlayışı gibi…

Sözü ve yazıyı uzatmak pahasına yukarıdaki üstelik herkesin bildiği tespitleri sık tekrar ediyorum çünkü kanıksanmasının önüne geçmek gerektiğini düşünüyorum. Konuya dönersek teklifin önümüzdeki günlerde Genel Kurul'da görüşülmesi bekleniyor. Kamuoyunda “etki ajanlığı yasası” olarak bilinen düzenleme, teklifin 22’nci maddesinde yer alıyor. İktidarın 9. Yargı Reformu Strateji Belgesi olarak isimlendirdiği, benim yargı deformasyonunun 9’uncusu dediğim torba kanun teklifinin 13’üncü maddesinde ise kabaca ‘boşanmaların hızlandırılması’ şeklinde adlandırılan ve Medeni Kanun’da değişiklik yapan bir düzenleme var. Niyetim bu iki maddeye dair görüşlere değinmek, değişikliğin oluşturacağı sakıncalara dikkat çekmek. Fakat bu konuya geçmeden önce teklifte olmayana dikkat çekeyim. Hatırlanacağı üzere bu paket geçen yasama yılının sonlarında Komisyonda görüşülmüş ama geri çekilmişti. Taslakta yer alan kadının soyadı maddesi en çok tepki çeken konulardan birisi olmuştu ve taslağın şimdiki halinde yer almadığına göre bu madde nedeniyle paket geri çekilmişti diyebiliriz.

Anayasa Mahkemesi, Medeni Kanun’daki “evli kadın kendi soyadını, erkeğin soyadından önce yazılmak kaydıyla kullanabilir” hükmünü ipta etti. İptal gerekçesi Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olmasıydı. Kadınların yıllardır yürüttüğü soyadı mücadelesine uyumluydu AYM'nin iptal kararı ve gerekçesi. Bu nedenle büyük bir coşku yaratmıştı kadınlar arasında. Fakat yerel seçim sonrası komisyona gelen 9'uncu yargı paketinde kadının soyadı konusunda AYM'nin iptal ettiği hükmün aynen tekrarlandığını görmüştük. İktidar bir kere daha AYM kararını yok saymıştı. Kadın hareketinin güçlü itirazı ve Mecliste etkin muhalefetin ortak başarısıyla bu paket yasalaşmadı. İktidar kanadı paketi, Meclis tatile girmeden önce, Ekim ayında tekrar görüşülmek üzere geri çekti. Geçen hafta Adalet Komisyonu'nda kabul edilip Genel Kurul'a sevk edilen teklif, geri çekilen paketin, yeniden düzenlenmiş haliydi. Ancak içinde kadının soyadı maddesi yoktu. AYM’nin iptal gerekçesi olan eşitlik ilkesine uyumlu bir madde yok. Pakette kadının soyadı yok.

Kadınlar, hiçbir değişikliğe gerek kalmaksızın kendi soyadını, medeni halindeki değişiklikler ne olursa olsun hiç değiştirmeden kullanabilmek yönünden arafta bırakılmış haldeler. Çok basit bir yönetmelik değişikliği........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play