TÜSİAD'ın çıkışı: Alem harap, reaya perişan, hazine noksan
Büyük patronlar kulübü TÜSİAD’ın açıklamalarının belki de en dikkat çeken kısmı, ‘sistem çöktü’ vurgusuydu. İş kazalarından ihraç edilen teğmenlere, çetelerden otel yangınına, toplumun rahatsızlık duyan her kesimini kapsamaya özen gösterilen sözlerin bağlandığı yer burasıydı. Bugüne dek defalarca sistemin eksikliğini eleştirmiş patronlar için ‘sistem çöktü’ demek, retorik düzeyde dahi olsa radikal bir çıkıştı.
Peki neyi kastediyor büyük patronlar? Çöken şey nedir?
***
Ne vakit TÜSİAD, toplumun geneline hitap edecek olsa, akla hemen 1997’nin Ocak ayında yayınladığı ‘Demokratikleşme Raporu’ gelir. TÜSİAD-iktidar ilişkilerinde bir kerteriz noktası gibidir bu rapor. Tarihi darbelerle malul büyük sermaye ilk kez Kürt sorunundan, askeri vesayetten, düşünce, basın ve örgütlenme özgürlüğünden, işkenceden, yargı ve anayasal reformlardan bahseden bir manifesto yayınlıyordu. O gün de kıyamet kopmuştu. Askerden, bürokrasiden, siyasal iktidardan tepkiler yağmıştı. Sosyalist solun içinde bile kafalar karışmıştı. Mesela; göz bebeği şairimiz Can Yücel, nihayet tarihsel misyonunu hatırlayan ‘devrimci burjuvaziyi’ selamlıyordu.
TÜSİAD’ın 97 manifestosu esasında dönemin paramparça siyasal ve toplumsal ikliminden güç alan bir özgüvene dayanıyordu. Krizler, çeteler, aydın cinayetleri, işkence, yolsuzluklar, Kürt siyasal hareketi karşısında panikleyen devletin kontra faaliyetlere sarılması derken, adeta bir ‘iç savaş’ görüntüsü içindeydi memleket. Ama aynı zamanda finansal liberalizasyonun hızlandığı, otomotive yapılan yeni yatırımlarla sanayi sermayesinin teknolojik atılım yaptığı ve AB pazarına bağlandığı bir değişim dönemiydi. Bu değişimin diğer yüzünde ise arbitraj geliri, borsa, faiz-enflasyon sarmalı sayesinde yükselen yeni rantiye sınıfı, kamu kaynakları ile beslenen yandaşlar ile Anadolu’da bir tür korporatizmle holdingleşmeye başlayan Anadolu sermayesinin siyasal arayışları duruyordu. Yani sermayenin iç çatışmalarının, emekçi sınıfların yaşadığı derin huzursuzlukla çakıştığı bir momentti 90’lı yıllar.
Bu paramparça iklimde ekonomik atılım yapmış büyük patronlar, küresel rekabetin kurallarının Dünya Ticaret Örgütü, IMF, Dünya Bankası ve AB tarafından belirlenmesinin yarattığı rüzgarı da arkasına alıp, topluma bir ‘çıkış’ sunuyordu.
‘Demokratikleşme Raporu’ böylesi........
© Gazete Duvar
