menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Müslümanlar ne zaman kazanır?

14 1
20.02.2025

Bu sorunun bana göre tek cevabı var aslında. Burada uzun uzadıya anlatmak, yazmak durumunda olmasam sadece şunu derdim; “insan oldukları zaman”. Çünkü insan olmak için bu aleme gönderildik. Hatta gelişimizi biz “beli” diyerek kabul ettik. İster inanın ister inanmayın hakikat birilerinin yargılarına, düşüncelerine göre değişmez. Gerçek hakikate açılan kapılardır ve hakikat değişmez. Müslümanlık şu bulunduğumuz asırda çok büyük bir imtihan içindedir. Parça parça, bölük bölük Müslüman olunduğu o his çağlarından bugün gerçekleri görme çağına evrildik. O zamanlar insanlar mikroskop altında bir şeyi inceleme şansları yoktu. Henüz dünyanın yuvarlak olup olmadığını söyleyen bilimsel araştırmalar yapanlar daha duyulmamıştı.

Hatta bu anlamda araştırmalar yapanlar olduysa bile çok dar alanda kendi lokal çevrelerinde duyurabildiler. Nedeni de çok açık. İletişim kanalları belliydi. Bir icadın bir araştırmanın bölgelere yayılması yılları alıyordu. Ama insanlar buna rağmen hak ve hakikati görme konusunda daha netti demek isterdim. Bu bakış açısı genelleme olacağı için sakıncalıdır. Ancak şunu diyebilirim suyu bulandıracak çok fazla gereksiz malumat etrafta dolaşamıyordu. İnsan kendi zihni ile daha çok baş başa kalabiliyordu. Kendinden kendine veya en fazla etrafındaki dar alanda ve kendisine daha çok benzeyen fikir ve insanlarla homojen bir düzlemde ilerliyordu. Elbette bunun artısı olduğu gibi eksisi de vardı. Yenilikler, icatlar eski zamanlarda daha zor kabul edilebilir şeylerdi. Yenilikler, değişimler radikal karşılanabiliyordu.

Görüntü var ses yok

Hangi çağda zihinler bu kadar bulanık olmuştur? Müslümanın zihni berrak olmalı. Bir öyle bir böyle olmamalı. Esnek olmak başka bir şey ama ikili oynamak başka bir şey. Kendine göre mübah metotlar geliştirmek bambaşka bir şey. İçki haramdır nedeni bellidir, değil mi? Ben içki içmiyorum ama sanal kumar oynuyorum üç, beş bir şey geliyor diyenlere ve mukabeleye giden ablalardan bunu duyduğumda ne diyebilirim?! Bu kişiye Müslüman mı denir? Asra yemin etti Allah’u Azimüşan. İnsanlar hüsrandadır. Sadece hakkı ve sabrı tavsiye edenler dışındakiler deniliyor ayetin devamında. Ayetleri okuyoruz. Ezberliyoruz. Maalesef papağan gibi de ezberliyoruz ama iş uygulamaya geldi mi henüz insanlığa bir gram dahi yaklaşamadığımızı gösteren işaretler patır patır dökülüyor.

Birbirimizin azaları gibi miyiz?

Müslüman diğerinin derdi ile dertlenen değil miydi? Peygamber efendimize bir baksanıza. Ramazanlarda iftarda karnımızı tıka basa doldurup sonra da birer hikaye gibi dinlediğimiz Peygamber efendimizden masallar kısmını yaşıyoruz sadece. Ah ah ne güzel günler yaşanmış deyip ağlıyor ve rahatlama seanslarından çıkar gibi asrın içindeki şeytanlıklara uymaya devam ediyoruz. Ahh insanlık hiç bu kadar alçalmamıştı. Çünkü Müslümanlar hiç bu kadar garabet içinde olmamıştı. Bilelim ki biz birbirimizin azaları gibi olmazsak, fitneye, ayrılığa düşersek ki bunun nasıl yapıldığını da kısaca aşağıdaki satırlarda ifade edeceğim bizden bu nimet alınır. Bugün batıdan bir Müslümanlık doğuyor. Yeni asrın Müslümanları geliyor. Kadim topraklardaki biz kendimizi Müslüman sananlar o içeceklerin yerine alternatiflere geçmediğimiz sürece biz daha çok kaybederiz.

Müslüman fitneden kurtulmalı

Hep başkasının hatalarını yanlışlarını gören bir toplumda yaşamaya alıştık. Böyle olunca da o yanlış o hatalar düzelmiyor. Çünkü insan önce kendi insanlığı ile örnek olabilir. Örnek olmak, parmakla gösterilmek yaşadıkları ile konuştukları aynı paralellikte gittiğinde olur. İnsan anlattığını yaşamazsa, yazdığını yaşamazsa örnek olamaz. Başkasını hiç mi uyarmayacağız? Mutlaka ama önce kendi eksiğimizi tamamlayacağız ondan sonra. Tamam olmayan biri başkasını nasıl uyarabilir ki? Uyarsa bile etkili olmaz ki? Sigara içen birinin başka bir hatası konusunda bir diğerini uyarması ne kadar etkili olabilir ki? Örneklik bir bütündür. İnsanlık diye muhteşem bir kelime var bizde. Bu aynı zamanda bireyselliğe atıf yapıyor hem de çokluğa yani toplumsallığa işaret ediyor. Müslüman olmak demek insan olmak yani insan için insan olmak demektir vesselam.

HEROINAT

Kosova’nın başkenti Priştine’de HEROINAT anıtı 20 bin iğne kullanılarak ortaya çıkarılmış bir kadın yüzünü ifade ediyor. 1998 ile 1999 yılları arasında Kosova Savaşı olarak bilinen Sırp ordusunun Müslüman milis güçlere karşı başlattığı savaştır. Bana göre soykırımdır. 1999 yılında NATO’nun Yugoslavya’yı bombalamasıyla savaş sona erdirilmiştir. HEROINAT Anıtı öldürülen etnik temizliğe uğrayan 20 bin sivil için özellikle de kadınların uğradığı zulmü anlatmak için yapılmış. Ne acıdır ki 90’ların başında Bosna’da yaşanan korkunç soykırım da Sırplar tarafından ve aynı soysuz Miloseviç tarafından gerçekleştirilmişti. Bosna savaşının ardından Türkiye’ye gelen ve olan biteni belgesel eşliğinde anlatmaya çalışan ve mağdur edilmiş kadınları dinlemiştim. Bir tek Feminist dernek veya kuruluş bu toplantıda yoktu. İdeolojiler ne için vardır? Neden ortaya çıkarlar. Kökenini anlamadan bilmeden sahiplenmek çok cahilce oluyor. Bosna’daki, Kosova’daki kadınlar maalesef bu acıları çok derinden yaşadılar. Tıpkı bugün Filistin’de olduğu gibi ve çok yakın zamanda Suriye’de........

© Gazete Damga