İyiler yeterince iyi mi?
İyilere hep övgü kötülere hep yergi. Bu adil mi? Kötüler zaten kötüler. Kötülerin iyi olma ihtimali olabilir mi? Pisliğin içini temizleyebilir miyiz? Mümkün mü? Peki iyiler ne kadar iyiler? İyilerin bembeyaz olmanın verdiği üstün bir ak paklık ile rahatça gizlenmedikleri ne malum? Hep kötüler mi kötü gerçekten? Hep ne deriz; insan tamamıyla iyi veya tamamıyla kötü değildir. Kısmen doğrudur bu tanımlama. Peki Hitler için iyi adamdı diyebilir mi biri? Ya da Netenyahu için iyi diyebilir miyiz? Ya iyi tarafları da vardır oradan tutalım diyebilir miyiz? Diyemeyiz elbette. Çünkü iyiler tam iyi olmadığı sürece kötüler hep kötü olacaktır.
İşte bütün mesele bu
İyiler yeterince iyi değil. Eğer iyiliğin zıttı olan kötülüklerin ve onu elinde tutan kötülerin kötülükleri devam ediyorsa bu kötülerin sayesinde değildir. İyiler görevini tam olarak yerine getiremediğinden kötüler daha da kötü oluyorlar demektir. İyiler tam iyi olsaydı kötüler bu kadar kötü olamazdı o zaman işte bizim dediğimiz o gri alanın anlamı olurdu. Kötülükler aza indirgenir. İyiliğin karşısında erir. Mümkün olduğunca kötülükler yapılamaz veya yapılsa da utanma duygusuyla kötülüğün değeri kalmazdı.
Kötü olmanın azameti
Günümüze bakalım. İyiler kötülerden neden rol çalıyorlar? Kötüler ne ara kötü olmaktan çıkıp neredeyse iyi olacak kadar kötü oldular. Bu da kutsanır bir hal aldı. Başarı için mutluluk için ayakta kalmak için her şeyin mübah sayıldığı bir dünyada, kötüler neden kötü olsun? Çocuğuna para vermemek için otobüste yaşını küçük söyleyen anne çocuğuna kötülüğün kapısını açarken, kötüler neden kötü olsun? İşini halledebilmek için memura rüşvet vermenin kötülük yerine olağan görülmesi varken, kötüler neden kötü olsun? Kötülük bu kadar cazipken iyiler nasıl tam iyi olsun? Şeytan yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağının altını çizmişken biz hala iyi ve kötü arasında ayrım yapamazken annesinin karnında habis olanın doğunca iyi olması zor hatta imkansızdır. Ancak iyiler iyi olmazsa kötü nasıl neye bakarak iyiliği görüp iyi olmayı öğrenebilir? En azından kötülüğü ile nasıl alçalabilir veya iyilerin arasında nasıl ezilip dolaşamayacak hale gelebilir, bunların farkına varır.
Bu iyiler nerede?
Bütün sorumluluk iyilerde çünkü kötülük arızi de olabilir yani geçici olabilir veya tedavi edilebilir olabilir. Hatta nefs terbiyesi ile bir dereceye kadar dizginlenebilir kötülükler vardır. Ama tüm bunların olabilmesi için hikmeti iyilerin sorumluluğuna veren Yaradan’a karşı olan sorumluluk nerede? Kötülüğü menederken karşısındaki iyiliği çoğaltması gerekenler nerede? Sorumluluğu sadece adalete, yargıya, güvenlik güçlerine yüklerken iyilerin burada hiç mi sorumluluğu yok? Bir evlat yetiştirirken toplumsal sorumluluğumuz nerede? İyiler başını kuma gömer ve zahmetten kaçarsa onların suça karışmamış olması başkalarının kötülüklerindeki payını ortadan kaldırır mı? İyilik neydi peki? Kendi fasit dairesinde iyi olmak ne kadar iyi olabilir ki? İyilikleri çoğaltmadığımız sürece kötülükleri ağzımıza almaya bile kalkışmayalım. Çünkü bu hiç adil değil.
Yaşlıların köyü
İspanya’da bir köy adı Pescueza. İlginç ve bir o kadar da anlamlı bir yerleşim yeri. Burada sadece belirli bir yaşın üstündeki insanlar yaşıyor. Kendi kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde, çocuklarının yanına ya da bir bakım evine taşınmak pek çok yaşlının başına gelen bir durum. İspanya'daki Pescueza köyünde altyapıdan kent planlamasına kadar her şey yaşı ilerlemiş insanların hayatlarını kendi evlerinde sürdürmeye devam edebilmeleri için planlanmış. Köyde sadece 150 kişi kalıyor ancak sakinleri burada yaşadığı sürece köyü ayakta tutmak mümkün. Proje çok sayıda gönüllünün desteği ile sürdürülüyor. Köyde bir da bakımevi var. Kendi evlerinde kalanlar kalmaya devam ediyor. Zaten her şey onların ergonomisine göre ayarlanmış. Kaldırımların yüksekliğinden tutun da yürürken ihtiyaç duyulacak tutunma yerlerine kadar düşünülmüş. Bir sivil toplum kurumu tarafından işletilen bu köyde ekonomi ve istihdam bitmiyor haliyle. Köyün varlığı devam ettiği sürece yiyecek içecek, bakım hizmetleri veren uzmanlar ve doktor hizmetleri ile bir insan için ihtiyaç duyulan birçok şey varlığını koruyor. Ama bu insanları büyükşehirlerdeki bakımevlerine, huzur evlerine gönderdiğinizde o insanları habitatlarından ayırıyorsunuz. Bu onlar için büyük yıkım oluyor. İşte bu proje bunu sağlamış. İnsanlar hem yıllardır yaşadıkları köyde kalıp alıştıkları ortamda eskiden beri bildikleri komşularıyla hatta akrabalarıyla birlikte hayatlarına devam edebiliyorlar. Burada tek eksik evlatların varlığı. Keşke herkes büyükşehirlere göçmese ve yaşlılıkla birlikte torunlar, çocuklar yine bir arada bulunabilseler. Bu proje de her ne kadar umut verici görünse de olması gereken de bu değil. Gerçi mutlu ve huzurlu........
© Gazete Damga
