Duruşunuz olsun
İnsan onuru için yaşar. Onur ise benim için başta vatandır. Arkasından vatanın bölünmez parçası olan aile gelir. Aile insanlık onurunun en önemli yapı taşıdır. Çok klasik bir tanımlama olsa da bu bir gerçektir. Çünkü esas olan insan neslinin devamıdır, hayatiyetidir. İnsanın kendisi yapayalnız yaşayacak bir varlık değildir. Birlik içinde bir amaca, ülküye adanmışlıkla insanlık onuru yaşatılır. Bunu da zaten Türkler ocak kavramıyla anlatmışlar. Ocağın tütmesi demek vatanın ebedi olarak varlığının işaretidir. Bir yuvada aranan sıcaklığın, iki farklı cinsten iki insanın bir araya gelip çocuklarının olması ve böylelikle aile kurup insanlık onurunu yaşatmak çok önemlidir. Aksi durumda nesiller harap olur. Nesillerin bozulması insanlık onurunun da bozulması demek olup vatan gibi değerli bir kavramın da anlamsızlaşması demektir. Türklerin mottosudur; diğerleri ülke bizimki vatandır.
Vatan bir bütündür Türkün benliğinde
Bazı değerler için ama diyemeyiz. En başta vatan için asla tereddütlü kelimeler kullanamayız. Vatanımı severim ama şu şöyle diyemeyiz. Vatanımı seviyorum ancak bazı şartların oluşması lazım diyemeyiz. Hükümetler gelip geçici olsa da devlet, vatan anlayışı içinde dikkatle değerlendirdiğimiz konulardır. Hükümetler gelip geçicidir diye anahtarı vatana ihanet edeceklere teslim edemeyiz. Bu nedenle duruşumuz belli olmalı. Kriterlerimiz de belli olmalı. İdeolojik saplantılarla, algılarla hareket edemeyiz. Bizim en büyük kriterimiz adalet olmalıdır. Vatan kavramının ne olduğunu hep bu sayfalarda yazdım. Yine de hiç üşenmem yazarım. Çünkü bugün vatan kavramını gençlere vermekte zorluk çekildiğini görüyorum. Küresel bir dünyanın içinde bir zamanlar pompalanan küresel köy safsatalarıyla dünyayı tek bir köy haline getirme projelerinin sonuçlarını hissediyoruz. Kültürlerin eritilmesi suretiyle tek kültür; müzik, sanat, sinema, yemek, giyim vs. hatta düşünme şekli ve en kötüsü de aileyi bozarak vatan anlayışını da yok etmek olduğunu görüyoruz.
Duruşun düzgün olursa omurgan ağrımaz
Temel konularda duruşu olan insanların tavizsiz halleri vardır. Bu çok kıymetli bir duruştur. Vatan, aile konusunda taviz veren birinin her konuda taviz verebileceğini düşünürüm. Ne kadar özgürlükçü de olsa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan etnik kimliğinden bağımsız kendini Türk olarak tanımlayan herkesin bir duruşu vardır. Aksi zaten değerlendirme dışıdır.
Taviz verilebilecek konular
Vatan için taviz verilir. Rahatımızdan, keyfimizden veya gelecek planlarımızdan vatan için vazgeçebiliriz. Bunun için bedel ödemeye hazır bir sürü insanımız var. Bunu yapanlar var. Biz onları bilmiyoruz, tanımıyoruz. İsimsiz kahramanlarımız onlar. İstihbarat için çalışan ve çoğunun gerçek isimleri bile yok. Var da onlar için önemli değil. Tavizi ancak böyle bir durumda verebilirsin. Mikro ölçüde bir garibin gönlünü almak için de parandan verebilirsin. Pozitif anlamda bir bedel ödemedir bu. Çünkü Allah onu sana kat kat öder. Ama para olarak değil de belki bir hastalıktan koruyarak bunu sana geri öder, senin haberin bile olmaz. Aslında baktığımızda hepimiz sevdiklerimiz için bir bedel ödüyoruz. Anne olarak, baba olarak taviz veriyoruz konforlu hayatlarımızdan.
İnsanlık için
Nerede taviz vereceğini bilmek nerede verilmeyeceğini bilmek bir duruş meselesidir. Onurlu insan, duruşu belli insandır. O yüzden hayatımızın hangi evresinde olursak olalım bir duruşumuz olmalı. Sadece bu duruş kendi egomuzu ezen davranışlar karşısında sergilenen bir tavır olmamalı. Duruşumuzu belirlerken bütün insanlık adına hareket ederiz. İnsanın kimliğine, insan olma vasfına yapılan her türlü saldırıya karşı istikrarlı bir duruşumuz ve tavizsiz bir beden dilimiz vardır. Kendimiz değildir mesele. Kendi insanlığımızın nezdinde tüm insanlık içindir duruşumuz vesselam.
Artı
Kilolarınıza dikkat
Sağlık Bakanlığı fazla kilolu vatandaşlarımızın tespit edilip gerekli yerlere yönlendirileceği konusunda haber yayımlandı. Çok ama çok doğru bir karar. Çünkü birebir markaja alınmadan uzaktan afişlerle yapılan çağrılarla insanları ikna etmek günümüzde artık pek mümkün olmuyor. Özellikle sağlık konusunda bu tür bir iletişim yöntemi çok faydalı olacaktır. Aynı konuda başta sigara konusunda da aynı yöntemin uygulanması çok iyi olur. Çünkü her sağlıksız birey ülke ekonomisine büyük bir ekonomik yüktür. Ayrıca sağlığına dikkat eden vatandaşların vergilerinden hastalıkları için harcanan paralar demektir. Bu bir anlamda eşitlik olsa da adalet değildir.
Eksi
Turistik fiyatlar
Maalesef İstanbul’daki turistik semtlerde başta Sultanahmet’te bir su bile normalden daha pahalı. Oysa Sultanahmet semtinde benim saydığım en az 7 okul var ve bu öğrencilerin canı bir şey istese dünya para vermek zorundalar. Eskiden ancak turiste yönelik eşyalarda fiyatlar turistik olurdu. Şimdi iyice suyunu çıkardılar. Su beş liraysa orada 10 lira misal. Bu sefer mecbur kalıyorsunuz market aramaya. Yani bu konularda duyarlı olmalı ve ilgili bakanlığın düzenleme yapması gerekir. Su başta olmak üzere yiyecek, içecek gibi ürünler fahiş olmamalı. Kuyumcuya bir şey demiyorum. Su sonuçta.
Kapalıydı kapı
Sayısız kez bu kapıdan içeri girdim. Sayısız kez zilini çaldım bu kapının. Sayısız kez karşılandım bu kapıda. Sayısını hatırlamadığım kez bana açılan bir kapıydı. Hep sonsuza dek açık kalacağını sandığım, yüreğimin asılı olduğu o kapı bu kez kapalıydı. Israrla çaldım. Belki yanılıyorumdur diye, bildiğim halde gidenlerin geri gelmeyeceğini yine de çaldım işte. Bir umut açılır diye içimdeki boşlukla bekledim boş, boş o kapının önünde. İçerideki eşyaların yerini, dizilişini, perdelerini, yerdeki halıları, dolapları, mutfak camının önündeki çiçekleri ezberlediğim o dairenin kapısı kapalıydı. Nasıl da ağır bir gerçeksin sen ölüm. Kapıları kapatan, hatıraları gittikçe silikleştiren, yaşadıklarımı bile sorgulatan bir gerçeksin sen. Öylece kalakalırız kapalı kapıların önünde, çaresizce. Dönsek mi, dönmesek mi? Elbette döneriz. Bu dünya boş, bu dünyaya açılan tüm kapılar bir gün kapanır. Bir kapı daha var hep açık olup........
© Gazete Damga
