menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tefekkürün gücü

17 0
17.10.2025

Kıymetli dostum Ali Vasfi Kurt'tan aldığım Ali Şeriati'ye ait şu söz, Türk düşünce tarihinde iz bırakan dört büyük isimle ne kadar da uyum içinde: "Ben herkesi rahatlatmak için gelmedim. Ben rahatları rahatsız etmek için geldim. Ben esrar ve eroin miyim ki herkesi rahatlatayım. Eğer birisi gerçekten bir hizmet yapmak istiyorsa, rahat insanları rahatsız etmeli, suskunları konuşturmalı, uysalları hareketli hale getirmeli, donuk insanlar arasında mücadele çıkarmalıdır." Bu yaklaşım, Cemil Meriç, İsmet Özel, Necip Fazıl Kısakürek ve Nurettin Topçu'nun düşünce dünyalarının da temel dinamiklerinden birini oluşturur.

Fildişi Kulelerin Düşmanı: Cemil Meriç, Ali Şeriati gibi rahatsız edici bir düşünürdür. Onun için düşünce, mevcut kalıpları yıkmak ve hakikatin peşinden gitmektir. Meriç'in en büyük derdi, Batı taklitçiliğinden ve ezberci eğitim sisteminden kurtularak kendi medeniyet birikimimizi keşfetmektir. "Bizim ilim adamlarımız, mektep sıralarında öğretilenin tekrarıdır" derken, Batılılaşma adı altında kendi değerlerinden kopan aydınları ve entelektüel tembelliği eleştirir. O, aydınları "fildişi kulelerden" inmeye, halka dönmeye ve toplumun gerçek dertleriyle yüzleşmeye davet eder. Bu rahatsız edici duruşu, kavramların içini boşaltan yüzeysel düşünceyi reddetmesinden ve kelimeleri adeta ameliyat masasına yatırmasından gelir.

Uysalların Savaşı: İsmet Özel de Ali Şeriati'nin "rahatsız etme" ödevini en güçlü şekilde temsil eden isimlerden biridir. O, sisteme ve düşünce tembelliğine karşı çıkan bir şair ve düşünürdür. Özel'in şiirleri ve yazıları, okuyucuyu sorgulamaya, uysal kalıplardan sıyrılmaya ve cesurca konuşmaya davet eder. "Amentü" şiiri, bu rahatsız etme ödevinin en güçlü örneklerindendir. Modern hayatın dayattığı kapitalist yaşayıştan ve yabancılaşmadan rahatsızdır. "Kendi iç savaşını bitirmiş" insanları eleştirir ve onlara "Müslümanca bir savaşım" çağrısı yapar. Ona göre gerçek varoluş, mücadele ve sorgulama ile mümkündür.

Düşüncenin Çilesi: Necip Fazıl, sanat ve düşünceyi bir eylem aracı olarak kullanır. Onun ana amacı, "fikrin çilesini" çekerek........

© Gazete Damga