menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hindistan-Pakistan krizinin ardından

11 0
12.05.2025

Cumartesi günü D. Trump, Hindistan ve Pakistan arasında ateşkes anlaşmasına ulaşıldığını, kırmızı telefon gibi tarafların birbirine ulaşmasını sağlayan diplomatik araçların işlediğini duyurdu. Güney Asya ve Afganistan-Körfez hattı üzerinden çatışmanın etkileri Ortadoğu’ya doğru taşınabileceğinden bu bölge rahat bir nefes almış oldu. 2025 Krizi, Hindistan-Pakistan sürtüşmesinde, Keşmir üzerinden yaşanan krizlere bir halka eklemiş oldu. Bu sefer, 1999’da yaşandığı gibi bir savaş yaşanmadı. Her iki taraf da çatışmaları askeri operasyon sınırında tuttu ve tırmanma ile atılacak bazı adımların, savaş sebebi sayılacağı duyuruldu. İki taraf da birbirinin toprağını hedef almayı başardı. Her iki taraf hava savunma sistemlerinin ve operatif kabiliyetlerinin diğer taraftan başarılı olduğunu ve zafer kazandığını duyurdu ama iki tarafın da birbiri üzerinde hasar verici etki yarattığını biliyoruz. Ama her iki tarafın kazanç ve kayıp algısı birbirinden farklı ve bu yüzden 2025 Krizi stratejik açıdan pek çok ders ile dolu.

KEŞMİR MİLLİYETÇİLİĞİ 22 NİSAN SALDIRISININ NERESİNDE?

İlk ders, Keşmir’de Hindistan milliyetçiliğinin ve caydırıcılığının yaşadığı zorluk üzerine. Bu topraklar zor topraklar tabi zira Hindistan ve Pakistan arasında olan dört savaşın üçü Keşmir yüzünden çıkmış. Keşmir sorunu karışık bir sorun olarak 1947’den beri sürüyor. Keşmir’deki milliyetçiliğin hattı ve sathını belirlemek bile bugün zor. Genel kabul edilen bakış açısına göre Keşmir’de üç milliyetçi etki ve motivasyon çakışıyordu. Pakistan’ın desteklediği din merkezli Keşmir kimliği, Hindistan’ın Kongre partisinin 1947 sonrası kurguladığı devlet merkezli Keşmir kimliği ve 1953 öncesine dönme ve Keşmirlilik üzerinden giden Keşmir-perverliği. Her üç hat için de Keşmir ve Keşmir’in kontrolü – yani toprakların ve nüfusun kimliğinin kontrolü- hep önemli oldu. Bugün bu genel kabul edilen bakış açısı üzerinden bir yol haritası çizmek daha zor zira Hindistan’ın Keşmir üzerinden parlattığı milliyetçilik artık Kongre Partisinin seküler devletçi milliyetçiliği de değil; Modi, BJP ve Hint sağı Müslümanlara karşı- Müslümanlara karşıt tanımlanan bir Hint Milliyetçiliğinin bayraktarlığını yapıyorlar. Bu nedenle Keşmir’de Keşmirlilik üzerinden giden Keşmir milliyetçiliği ile Pakistan destekli din temelli Keşmirli kimliğinin birbirine yaklaşması, ya da 22 Nisan saldırısı sonrası Hindistan’ın yorumladığı şekliyle, yaklaşıyormuş gibi görünmesi an meselesiydi.

22 Nisan saldırısı, oysa, seçilen hedef düşünüldüğünde Keşmir milliyetçiliği hattından bir mesaj gibi geliyor. Başka yazılarımızda da bahsettik; 2019’da Hindistan kontrolündeki Keşmir’in özel statüsü geri alındığından itibaren Modi ve BJP’nin iddiası Keşmir'de her şeyin kontrol altında olduğu ve direnişin tamamen bastırıldığı üzerineydi. Bu iddia aslında Keşmir’de kimliğin ve nüfusun kontrolü konusunda bir araç olarak kullanıldı. Hindistan’a göre Keşmir (radikalizmden yani Pakistan etkisinden sıyrılmış Keşmir) bir dış yatırım cenneti olabilirdi. Güzelim vadiler, özel günlerini kutlamak isteyen turistleri bekliyordu. Dış yatırım sözü yabancılara oturma ve çalışma izni verilmesi için bir anahtar oldu. İlk bakışta, bu........

© Gazete Damga