menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

EUCO 2025 ve Avrupa’yı yeniden silahlandıralım (REARM Europe) planı

11 1
monday

Avrupa sathında alışılmış hikâye gibi gözüken ama eğer gerçek bir ilerleme kaydedilirse Avrupa jeopolitiğini radikal biçimde değiştirecek gelişmeler yaşanıyor. Ankara bu gelişmelerin farkında ve Ukrayna meselesi üzerinden oluşan aciliyeti fırsata çevirerek yeniden yapılanma ihtimali olan Avrupa güvenlik mimarisinin parçası olmaya hazırlanıyor. Bu, beklentilerimize bir açıdan uygun.

AB/Avrupa- Türkiye ilişkileri konuşulurken üç konuda iki tarafın iş birliği yapmayı asla bırakmayacağı/bırakamayacağı söylenirdi: “Enerji, göç ve güvenlik”. Geçtiğimiz on yılda enerji ve göç meselesinin hem Avrupa’da hem de kısmen Türkiye’de bir güvenlik mevzusu haline geldiğine de şahit olduk ve aslında taraflar işbirliği geliştirebilecekleri, daha kolay sorunların çözülebileceği düşünülen bu alanlarda (zira ekonomik işlevsel meselelerin daha kolay çözülebileceği beklentisi hep vardır) rekabet etmeye, kolay anlaşamamaya devam ettiler. O zaman bir iddiamız, daha zor ve rekabetçi görülen güvenlik alanında -eğer taraflar arzu ederse- iş birliğini daha rahat geliştirebilecekleriydi. Bugün bu yolda ilerleniyor görünüyor, üstelik Türkiye-AB ilişkilerinde çok şahit olmadığımız bir hızla.

Bu hızın çeşitli nedenleri var ve ilk neden Ukrayna karmaşasının henüz bitmemiş olması ile yakından ilgili. Trump, geçtiğimiz haftalarda Zelensky ile olan toplantısını mahvetmemiş olsaydı ve ateşkese doğru ilerlenseydi Avrupalılar çok huzurlu olmayacaktı. Rusya ve ABD arasında Ukrayna konusundaki görüşmelerde nasıl bir noktaya gelindiği net olmasa da ateşkesten ABD ve Avrupalıların anladığının aynı şey olmadığını biliyoruz. Bunun bir sebebi Ukrayna savaşı konusunda Brüksel ve Washington’un anlaşamaması. Washington, her ne kadar Biden yönetimi döneminde savaşı ABD caydırmadıysa da, savaş çıktıktan sonra Ukrayna savaş azmini silah ve istihbarat ile desteklediyse de, bu savaştan Kiev hükümetini sorumlu tutuyor. Rusya’nın Kiev ve Avrupalıların provokasyonuna (Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda cesaretlendirilmesi) karşılık savunma refleksiyle hareket ettiğini söylüyor. Bugün için Washington’un gözünde Ukrayna savaşı lüzumsuz derecede riskli bir savaş ve bu tür bir riski ABD yönetim ve halkı için yaratan Kiev yönetimi de hatalı adımlarının bedelini ödemeli.

Bu noktada savaşı bitirme amacı ile Kiev’i cezalandırma isteği Washington’un gözünde örtüşüyor ve tam da bu nedenle ateşkes aşamasına doğru getirmiş olduğu bir anlaşmayı Trump yönetimi yapamadı. Gerçi, şans ABD adına kaçmış değil. Zelensky, Trump tarafından azarlanıp Avrupalılar tarafından kucaklandığı günün sabahı Trump ile ilişkileri rayına oturtmanın önünü açmıştı. Trump’ın Kongre’ye hitabından da anlıyoruz, Ukrayna başkanı bir mektup kaleme alarak savaşı bitirmeye ve ABD ile değerli madenler anlaşması yapmaya hazır olduğunu söylemiş. Aslında Zelensky’nin Avrupa Konseyi’nin Ukrayna savaşının geleceği gündemi ile toplanmasından önce bu mektubu yazarak Avrupalılara çok da güvenmediğini belli ediyordu. Oysa EUCO 2025’den Ukrayna savaşı konusunda ABD’den tamamen farklı bir bakış açısı çıktı. Avrupalılar bu savaşı aynı ABD gibi “güç aracılığıyla barış” çerçevesinde bitirmek istiyorlar ama gidilen yol Washington’dan farklı. Zira Avrupalı aktörlerin çoğuna göre (Macaristan ve Slovakya bu konuda ayak diriyor) bu savaş Ukrayna’nın mecbur kaldığı bir savaş,........

© Gazete Damga