3 soruda Rusya-Ukrayna savaşında neredeyiz?
1)-İstanbul’da yapılan görüşmelerin önemi neydi?
Rusya-Ukrayna Savaşının sonuna yaklaşıyoruz çünkü uluslararası konjonktür tarafları savaşın sonunu düşünmeye zorluyor. Ancak tarafların müzakere masasına otururken ayak sürtmesi, birbiri için diplomatik nezakete uymayan ifadeler kullanmaları savaşın bitişi için önemli olan çeşitli hususlarda anlaşamadıklarını da gösteriyor. Dolayısıyla genel haleti ruhiye, Trump’ın baskısına rağmen, tarafların savaşı sürdürme isteğini de yansıtıyor. Taraflar, birbirlerine ve ABD yönetimine savaşı bitirme ve sürdürme istekleri arasında salınarak mesaj verirken, İstanbul’da doğrudan temasa evet demeleri elbette önemli bir adım. Moskova ve Kiev, aralarındaki tüm anlaşmazlığa rağmen, toplumlar arası düşmanlığa varan hissiyata rağmen ve sahanın gerçeklerine rağmen müzakere masasına hayır demeyeceklerini gösterdiler. Bu tür anlaşmazlıklarda süreç, bir tür güven inşasına dayanır. Sahada birbirinin canını yakan ve hala kasaba kasaba kontrol hesabı yapan iki aktörden bahsediyoruz. Ateşkes sağlanabilmiş değil, daha önce varılan ateşkes anlaşmaları da genelde mührü kurumadan bozulmuş anlaşmalar. Bu nedenle, müzakereye, doğrudan temasa evet demek iki taraf arasında güven inşasına da evet demek anlamına geliyor.
Güven inşası konusunda, İstanbul adres olarak tesadüfen seçilmemiş görünüyor. 2022’de savaş henüz yeni başlamış, bu kadar kan, gözyaşı ve emek dökülmemişken, sahanın gerçekleri henüz daha belirsizken Türkiye Antalya-İstanbul hattında iki taraf arasında barış üzerinde anlaşma sağlamıştı. 2022 Dolmabahçe müzakereleri tarafların müzakere masasında doğrudan teması açısından son derece önemli, sembolik bir adımdı. Zaten sonrasında Türkiye, iki tarafın aynı amaçlar doğrultusunda tansiyon düşürmek için birlikte çalışmasına imkân veren Tahıl Anlaşmasının da mimarı oldu. Bu süreçler yaşanırken, oluşturulan güven ortamının daha sonrası için de referans olacağını söylemiştik. Nitekim süreç ve gelişmeler bizi yanıltmadı. Bu nedenle tarafların başkanlık düzeyinde olmasa dahi bir araya gelmesi, esir takası gibi güven artırıcı tedbir olarak görülebilecek olumlu gündem adımı atmaya karar vermeleri önemli. Güven inşası konusunda İstanbul’un seçilmesi, arabuluculuk/kolaylaştırıcılık hususunda Türkiye’nin seçilmesi, 2022 Dolmabahçe görüşmelerinin hatırasından başka nedenlere de dayanıyor elbette. Bu savaşta tarafların Batı’ya çok güvenmeleri için bir neden yok. Moskova, Batı’ya güvenmediğini zaten çeşitli kereler belirtmekten çekinmedi. Hatta 2022 Dolmabahçe’de varılan barış uzlaşısının da Batılı bazı aktörlerce bozulduğunu, Zelensky’nin geri adım atmaya ikna edildiğini biz Kremlin’in yaptığı açıklamalardan öğrendik. Ukrayna liderliği, elbette, Avrupa Siyasi Topluluğu koridorlarında koştururken ve Avrupalıları ABD yönetimini dengelemekte bir pazarlık kozu olarak kullanırken Avrupa’ya güvensizliğini Kremlin kadar kolay ifade edemiyor. Fakat Ukrayna’nın ABD ile Değerli Madenler Anlaşması’nı güvenlik garantileri olmadan yapmaya razı olması Kiev’in Avrupa’yı nasıl gördüğünü anlatmaya yeterli. Trump Tower benzeri sembollerle Amerikan business’ının Kiev rejimi için Avrupa ordusundan daha büyük bir garanti olduğunu düşünmüş görünüyor Zelensky yönetimi. Bu arada Avrupa’nın Kiev’i ayakta tutmak isteği de Zelensky rejimi için şimdilik bir kalkan oluşturuyor. Fakat gerçek........
© Gazete Damga
