menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Teknolojik değişim ve kondratieff dalgaları

10 1
24.02.2025

Geçen yazıda Hegemonik İstikrar Teorisi’ni (HİT) tanıtmıştım. HİT kapitalizm dünyada hâkim üretim tarzı haline geldiğinden beri dünyanın siyasi yapısının dengede olabilmesi için bir küresel hegomon devletin olması gerektiğini söylemekteydi. Belli dönemlerde farklı hegemon devletlerin varolduğu da bilinmektedir. Bu yüzden HİT üzerine çalışan akademisyenler bir hegemondan diğer hegemona nasıl geçildiği üzerinde tartışmaya girmişlerdi. Bu manada birçok farklı tez öne sürüldü. Bu tezlerden biri de George Modelski’nin Uzun Döngü Teorisi’dir. Uzun Döngü Teorisi teknolojik paradigmalarla örtüşen 45-60 yıllık ekonomik dalgalanmaları açıklamaya çalışan Kondratieff Dalgaları vasıtasıyla hegemonya değişimini anlatmaya çalışır.

Hatırlayacaksınız, geçen yazıyı şöyle bitirmiştim: “Ben bir iktisatçı olarak kendimi Uzun Döngü Teorisine yakın hissediyorum. Bu yüzden George Modelski’nin Uzun Döngü Teorisi’nden devam edeceğiz. Bu teori Kondratieff’in Uzun Dalga olarak bilinen ve teknolojik paradigmalarla paralel giden 45-60 yıllık konjonktür dalgaları ile de uyumludur. Bir sonraki yazıda, bu yüzden Kondratieff Dalgaları ve Modelski’nin Uzun Döngülerini ele alacağım. Yukarıda da belirttiğim gibi, kendi döneminde bir hegemonun hem ekonomik güç olması, hem teknoloji lideri olması hem de askeri güce sahip olması gerekir. O yüzden bu iki teorinin birlikte değerlendirilmesi önemlidir.” Bugünkü yazıda Kondratieff Dalgalarının menşeini ve modern iktisatçılar tarafından yorumlanmasını ele alacağım. Eğer Kondratieff Dalgalarını anlarsak, o zaman, Modelski’nin Uzun Döngü Kuramını da kavrayabiliriz. Bu vesile ile de Kasabanın Şerifi’nin politikalarını ve Çin’in yükselişinin yeni bir hegemonyaya doğru gelişip gelişmeyeceğini konuşabiliriz.

“Dışa kapalı ve özel bir kapitalist ekonomi kendiliğinden sürdürülebilir ve istikrarlı bir büyüme üretebilir mi?” Bu soruya verilen cevap iktisatçılar arasında kapitalist üretim sisteminin doğası üzerine en temel düşünce ayrımını ortaya koyar. Eğer bu soruya “Evet!” derseniz, kapitalist üretim biçiminin hiç müdahale edilmeden kendi haline bırakılması durumunda hiçbir krizin olmayacağı, yüksek işsizlik veya yüksek enflasyon problemlerinin oluşmayacağını kabul edersiniz. Bu görüşteki iktisatçılara göre ekonomik krizler, yüksek enflasyon süreçleri, işsizlik ve gelir dağılımı problemleri gibi temel sorunlar kapitalist sistemden kaynaklanmaz, devlet müdahalesi, politika hataları, toplumsal ve kültürel etkenlerin sonucunda krizler ortaya çıkar. Eğer bu soruya “Hayır!” derseniz, o takdirde, krizlerin, yüksek işsizlik veya yüksek enflasyon süreçlerinin bizatihi kapitalist sistemin doğasından kaynaklandığını, kendi haline bırakılmış ve hiç devlet müdahalesi olmayan bir kapitalist ekonomide belli aralıklarla krizlerin ortaya çıkmasının mukadder olduğunu savunursunuz.

İşte iktisat biliminde konjonktür dalgaları olarak bilinen her biri belli bir sermaye tipinin birikim sürecine dayanan ve dolayısıyla farklı frekanslara sahip olan iktisadi dalga modelleri yukarıdaki soruya........

© Gazete Damga