Gerçek Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye
Ben 1974 yılında doğdum. Tam Kıbrıs Barış Harekâtı zamanı… Çocukluğum ve gençliğim (16 yaşına kadar) Soğuk Savaş içinde geçti. 1990 yılında Berlin Duvarı yıkılıp, SSCB ilk önce Batı kapitalizmine teslim olup sonra dağılınca, dünyada gazetecilerin, bilim insanlarının ve siyasetçilerin diline pelesenk olan yeni bir kavram zuhur etti: Yeni Dünya Düzeni… Artık komünizm bitmişti. ABD Soğuk Savaşı kazanmış, komünistleri alt etmiş ve bütün dünyaya serbest piyasa ekonomisi hâkim olacaktı. Emek mücadelesi denen bölücü saçmalığa artık dünyada yer yoktu.
Medeniyet Batı Medeniyetiydi… Çağdaş toplum ise serbest piyasa ekonomisi ve liberal demokrasiye dayanırdı. Milli devletler, millet, milliyetçilik kavramları bölücü ve gerici kavramlardı. Dünya vatandaşı olan ve küresel sisteme entegre olan yaşayacak ve kazanacak, olmayan kaybedecekti. ABD’nin merkezinde olması arzu edilen ve hedeflenen bu küresel sisteme de Yeni Dünya Düzeni adı veriyorlardı. Tabii ki gerçekler acıdır ve acıtır. Üç yazıdır üzerinde durup anlattığım Modelski’nin Uzun Döngüler Modelini bilenler için aslında bu süreç ABD’nin mutlak hakimiyetini tesis ettiği bir süreç olmaktan ziyade Beşinci Uzun Döngünün üçüncü aşamasının sonuydu. Her Uzun Döngü’nün üçüncü aşamasında hegemonun karşısına yeni ve rakip güçler çıkar, bunlar yeni milliyetçi politikalar öne sürmeye başlar, hegemonun otoritesine meydan okurlar ve hegemonik güç sarsılır. Soğuk Savaş Dönemi Beşinci Uzun Döngünün üçüncü aşamasıydı ve 1965 - 1990 yılları arasında gerçekleşmişti. Soğuk Savaş sırasında ABD’nin hegemonyasına SSCB’nin meydan okuduğu, ABD’nin hegemonyasını sarstığı ama sonunda ABD’nin galip çıktığını biliyorduk.
Ancak bu galibiyet yeni bir ABD hegemonyası olamazdı aksine ABD hegemonyasının sonu anlamına gelecek dördüncü aşamaya girmekteydik. Her Uzun Döngünün dördüncü aşamasında hegemonun küresel sorunları çözme kapasitesi azalır ve kendi yerine geçmek için savaşan rakiplerin oluşturduğu çok kutuplu bir düzene teslim olur. 1990’dan bu yana da olan budur. 1914 yılında başlayan Beşinci Uzun Döngünün sonunda ABD artık bir küresel hegemon olarak saygı duyulmayan, her geçen gün diğer toplumların güvenini kaybeden, iktisadi ve askeri gücü bütün dünyada düzeni sağlamaya yeterli olmayan, düzen yerine kaos yaratan bir devlete dönüştü. Her Uzun Döngü’nün dördüncü aşaması mevcut uluslararası sistemin parçalandığı, alternatif lider adaylarının ortaya çıktığı ve yeni düzenin liderini belirleyecek küresel savaşın temellerinin atıldığı bir süreçtir. O yüzden 1990’larda çok erken bir şekilde Baba ve Yavru Bush tarafından dillendirilen “tek kutuplu dünya” ve “küresel imparatorluk” aslında mümkün değildi. Yeni bir düzenin ortaya çıkması için bir Küresel Savaş patlaması gerekir. İşte soru buradadır? Hal-i hazırda küresel savaşa hazırlık aşamasında mıyız, yoksa bizatihi küresel savaşın içinde miyiz?
Bu köşede yayınlanan 03 Mart 2025 tarihli “Kasabanın Şerifinin garip halleri: Uzun Döngünün sonunda mıyız?” adlı yazımı şöyle tamamlamıştım: “Çünkü Uzun Döngülerle olayları incelediğimizde her Uzun Döngünün........
© Gazete Damga
