Havacılık sektöründe hafıza kaybı mı?
Geçen hafta yöneticiliğini Av. Osman Ataman’ın yaptığı geleneksel Bab-i Ali Toplantıları’nın konuşmacısı Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu idi. “Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında ulaştırma ve altyapının önemi” konulu toplantıda konuşan Bakan Uraloğlu kendisine sorulan tüm sorulara açıklık ve samimiyetle cevap verdi. Çünkü kendileri biliyorlardı ki, söyledikleri hiç kimse tarafından sosyal medyaya ve basına yansıtılmayacaktı. Doğrusu sade yurttaşlar tarafından sorulan iyi soruları cevaplandırırken “Helal olsun” dedirtecek kadar önemli ve ilginç açıklamalarını ne yazık ki ben de toplantının kesin kuralları nedeniyle yazamıyorum. Bakan’ın sorularıma verdiği cevaplar da bu yasağa dahil. O gece İran’a gitmesi gereken Bakan Uraloğlu geniş bir zamanda kapsamlı bir basın toplantısı yapabilse, birçok önemli soruya muhatap olacağından bir gazeteci olarak kesinlikle eminim.
O gün soramadığım bir soruyu geç de olsa buradan sormak istiyorum. Geçen günlerde, hem ulusal hem şura kelimelerini yan yana getiren, 1. Ulusal Havacılık Şurası adıyla bir seri toplantı yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanı’nın da katıldığı bu toplantılarda 16 stratejik başlıkta 65 proje önerisi görüşülmüş. Devlet adına Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, bağlı ve ilgili Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve havacılık sektöründeki şirketlerin tepe yöneticisi ve patronlarının adına da Türkiye Özel Sektör Havacılık Derneği (TÖSHİD) tarafından organize edilen toplantıda ele alınan projeler hayata geçirilemediği sürece bu toplantılar neye çare olacak doğrusu bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey varsa, geçmişi 100 yılı aşan havacılık tarihimizde böylesine önemli bir konuda böyle bir şuranın yapılması bana garip geldi. Devlet adına, ilgili ve sorumlu bakanlık bugüne kadar bir başka şura veya kongre yapmamışsa doğrusu yazık. Şayet, geçmişte yapılanları bilmiyor veya dikkate almıyorlarsa bu daha da vahim. Koca bakanlık teşkilatında DHMİ ve SHGM’de geçmişi bilen, hatırlayan bir Allah’ın kulu yok mudur? Hadi diyelim ki, bu kişiler emekli oldu veya Allah’ın rahmetine kavuştu.
Peki, nerede bu kurumların arşivleri. Nerede bunların hafızası. Bir muhterem zahmet edip geçmiş kayıtları biraz araştırsa idi bu konuda yapılmış onlarca toplantının yapıldığını görmüş olacaklardı. Şuranın düzenleyicileri, bu konuları iyi bilen gayri resmi hafıza sahibi ehl-i vukuf kişilere de sorsalardı, geçmişte değerli fikir sahibi önemli uzmanların konuştuğu birçok konferansın veya sempozyumun yapıldığını görecek ve ona göre hareket edeceklerdi. Ama görüyorum ki, geçmiş yok sayıldı. 30 yıldır takip ettiğim sivil havacılık sektöründe 2000 yılında İstanbul Teknik........
© Gazete Damga
