Aşk ve âşıklar
ŞEKERİN ÇAYDA ERİMESİ GİBİ, SEVİLENİN BENLİĞİNDE KAYBOLMAK…
Hani derler ya “Aşk anlatılmaz, yaşanır” diye. Bu söz doğru olmasına doğru ama anlatmadan da olmuyor ki. Yaşananlar anlatılmalı, yazılmalı ki deneyim anlamını bulsun ve insanlar yeniden aynı hatalara düşmesinler. Aşklar dilden dile anlatılmasaydı eğer, Leyla’nın bir bakışı için mecnuna dönen adamı nasıl bilecektik. Aslı’sı için dağları delen Kerem’i de bilemezdik. Ölümle randevusunu düğün ve kavuşma günü kabul eden ve kim olursa olsun gönlünde yer veren Hazreti Mevlânâ’yı, yüzyılları aşan sözleri ile gönüllerde taht kuran Yunus’u ve daha adını bilemediğimiz binlerce âşığın eserleri ile kendimizden geçemezdik.
Aşk; tıpkı şekerin çayda erimesi gibi, sevilenin benliğinde kaybolmaktır. Sevgilinin gözlerine bakmak ve onunla dünyayı görmek, onun gözündeki nuru yakalamaktır. Aşk; bazen bir anlık bir bakış, bazen sevgilinin uğruna adanmış bir ömür, bazen iki satırlık yazı ile derinliklerdeki duyguların su yüzüne çıkışıdır. Ve aşk, sanki bir arayış ve eksik olan benliği tamamlama sürecidir. Kimimiz bu eksikliği tamamlar da rahatlar ama çoğumuzun hayatı ne yazık ki eksik kalır. Evet bazı kişilikler bir türlü tamamlanamaz, arzu ettikleri bütünlüğe kavuşamazlar. Eksik gelirler, eksik yaşarlar ve tam olmadan terk ederler dünyayı. Aşk, nedensiz ağlamaktır ve bazen de nedensiz gülmek. Var olmanın dayanılmaz hafifliğine kendini kaptırmak ve sadece var olmak değil aynı zamanda yaşamaktır hayatı. Hem de bütün hücreleri ile hissetmektir yaşananları. Aşk, yerinde kalmak ya da geriye gitmek değil, ileriye doğru yol almaktır. Vahşice akan bir suyun dalgalarıyla boğuşmak, sağanak gibi gelen kurşunlara göğsünü siper etmektir. Tabii ki sevmektir, katıksızca. Hem de kişisel bir çıkar, bir kazanım olmaksızın sevmek; sadece o olduğu için gönül vermektir. Birlikte olmak, kavuşmanın heyecanıyla yanıp tutuşmaktır. Koşullu sevgi ile yetişen yeni nesiller, bilemezler aşkı; yolları sevdaya uğramaz.
Koşullar, sınırlar, karşılaştırmalar ve rekabete dayalı yetiştirme süreci kişide kıtlık zihniyetine yol açar; kişi sevgi kıtlığı yaşar. Sahip olduklarını korumaya adar ömrünü ve bir türlü değişemez;........
© Gazete Damga
