Fark gören varsa, söylesin..

Dikine oynamak desen yok..

Oyunu yönlendirmek desen, o da yok..

Oyun anlayışı sadece topu alıp, en yakınında ki arkadaşına vermekten ibaret.

Üstelik ikili mücadeleler de zayıf kalması cabası..

O halde açık ve net olarak soralım;

Alveres'i kim ve hangi özelliğine bakarak aldı?

Sözü uzatmadan Alveres'ten Mourinho'ya geçersek..

Gençlerbirliği maçında Fenerbahçe’yi izledi mi bilmiyorum?

İzlediyse, her gün Samandıra’da beraber çalıştığı birçok futbolcunun, adeta yeniden doğmuş gibi sergilediği oyuna şaşırmış mıdır diye sormak isterim.

Bence şaşırmıştır! Hatanın tamamı bende miydi?” diye düşündüyse ne âlâ...

Yok eğer düşünmediyse, gerçekten Fenerbahçe Mourinho'dan "UCUZ" KURTULMUŞ, demek gerekir..

Maça geçersek..

Geçici hoca Murat Göle yönetimindeki Sarı-Lacivertli'lerin ilk 45 dakikadaki performansı, Mourinho’nun geçen sezondan bu yana çöpe attığı birinci devreler ile kıyaslanmayacak kadar üst seviyedeydi.

İrfan Can Kahveci, Nesyri, Oğuz Aydın başta olmak üzere, takım ruhu geri gelmişti.

Ancak maç ilk 30 dakikada 3-0'a gelince, kalan süre üzerine "fazla konuşulacak bir şey kalmadı" diyemeyiz..

Çünkü Süper Lig'de atılacak her golün önemi büyük..

Unutmayalım ki, Sergen Yalçın son şampiyonluğunu gol averajıyla kazanmıştı..

Tam bu noktada önemle vurgulamak gerekir ki; Zeki hocanın ikinci yarıda büyük ölçüde anlamsız oyuncu değişiklikleri, takımın ritmini bozup,........

© Fotospor