menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yol Bitiminde Başlayan Huzur: The Unlikely Pilgrimage of Harold Fry

7 0
26.10.2025

İnsanlar, çoğu zaman günlük rutinlerine kapılıp hayatlarını monoton bir şekilde devam ettirirler. Böylesine monotonlaşmış bir hayatta, bazen yaşanan en acı duygular, en büyük kayıplar, inanç duygusu ve hatta varoluş amacı bile unutulabilir. Bu durum bireye güvenli bir alan hissi yaratırken aynı zamanda içsel bir boşluk da meydana getirebilir. Bu noktada kader bazen önümüze beklenmedik zamanlarda beklenmedik sürprizler çıkararak hayatın sessiz akışını bozar ve bu içsel boşluğu onarabilme şansını bize sunar. Bu açıdan bakıldığında yönetmenliğini Hettie Macdonald’ın yaptığı The Unlikely Pilgrimage of Harold Fry (2023), yalnızca dramatik bir film olmaktan ziyade inanç, umut ve vicdan gibi kavramları film boyunca psikolojik şekilde ele alır.

Rachel Joyce’un 2012’de yayımlanan romanından uyarlanan film, ana karakter olan Harold Fry’ın, eski bir dostundan aldığı mektupla, ona cevap göndermek amacıyla evden çıkmasıyla başlıyor. Ancak Harold yolda, mektubu göndermek yerine bizzat arkadaşı Quennié’yi ziyaret etmeye karar veriyor ve film, bir adamın uzun ve anlam yüklü bir yürüyüşünü konu alacak şekilde devam ediyor. Aslında Harold’ın hiç beklenmedik bu kararının ardında büyük bir umut ışığı ve inanç saklı. Çünkü arkadaşı Quennié’nin gönderdiği mektupla onun kanser olduğunu öğrenen Harold, bu yürüyüşü bir nevi kendisiyle girdiği bir yarış ya da iddia hâline getiriyor ve yürüdükçe Quennié’nin yaşayacağına, adım attıkça ona güç vereceğine inanıyor. İlk izlenimde Harold’ın bu kararı yarım kalmış bir aşk hikâyesinin peşine düşmek gibi görünse de filmin ilerleyişinde olay örgüsünün bundan oldukça uzak olduğu anlaşılıyor. Harold’ın yürüyüş macerası; onun kendi geçmişiyle, pişmanlıklarıyla ve vicdanıyla yüzleştiği derin bir içsel yolculuğa dönüşüyor.

Harold karakteri, emekli olduktan sonra eşiyle birlikte rutin bir yaşamın içinde kaybolmuş, kendi hâlinde bir adam olarak karşımıza çıkıyor. Monotonluktan dolayı yaşamının sadece uyanmaktan ve nefes almaktan ibaret olduğu bir kısımda, eski dostunun ölmekte olduğu haberi, onun uzun zamandır hissetmediği birtakım duyguların alevlenmesine neden oluyor. Bu bağlamda filmde Harold’ın bu mektuptan oldukça etkilenmesinin nedeni, onun yıllardır içinde bastırdığı ve henüz çözemediği duyguları gün yüzüne çıkarmasından kaynaklanıyor. Yani bu durumda mektup, bir nevi Harold’ın kişiliğini ve içsel hesaplaşmalarını temsil ediyor. Film bu noktada tamamen Harold’ın nasıl hissettiğine bağlı olarak ilerliyor. Örneğin filmin başındaki durağanlık Harold’ın isteksiz, umutsuz ve hissiz ruh hâlini yansıtırken, filmin devamındaki canlılık ise onun inancını, umudunu ve istikrarını yansıtıyor.

Quennié’nin........

© Film Hafızası