ULUSALCI DOSTLARA
Bugün egosu yüksek ve çok konuşan ulusalcı ‘dostlar’ için yazıyorum.
Niçin mi ‘dostlar’ dedim?
-“Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsunuz?” metaforunda olduğu gibi. Belki birileri önyargılarını sorgular, demokrasiye inanır umuduyla ve insan sever olduğum için ‘dostlar’ dedim.
‘EGO’, kişinin dış dünya ile ilişkilerini sağlayan zihinsel ve psikolojik işlevlerin genel adıdır.
Normal bir ego kişiyi uyumlu, fazlası ise egoist yapar.
Egoist kişiler (egoizm); kendisine hayran oldukları için söze ‘ben’ diye başlarlar. Onlara göre, en bilen, en önemli ve en öncelikli kendileridir. Ayrıca bu gruptakiler kibirli, öfkeli kindar olurlar. Psikoloji bu tür aşırılıkları: ‘kişilik bozukluğu’ olarak tanımlar.
‘Ulusalcı’ anlayışlar; yüksek egolu ve çok çeşitlidir: Antiemperyalist, demokrat, sosyal demokrat, emekten yana, solcu, sosyalist… Bir de: milliyetçi, dindar, muhafazakarlar… (Aslında ulusalcı ile milliyetçi sözcükleri de eşanlamlıdır).
Ulusalcılar; ülke-dil-inanç-gelenek-görenek-kültür-tarih-sanat … gibi toplumsal değerlerini dünyanın en iyi, en, güzel, en üstünü sayarlar. Başka kimlikler ve değerleri; ya önemsiz, değersiz, gereksiz, tehlikeli kabul ederek, yok sayar, yasaklar, bazen de yok etmek isterler.
Bugünlerde de ulusalcılar çok öfkeli ve çok konuşuyorlar!
Bulmuşlar birkaç sicilli militaristi, onların paranoyası olan senaryolarla habire Kürtlere ve DEM partiye saldırıyor…
Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’na bile engel olmak istiyorlar!
Ulusalcılar şimdi yazacaklarımı bilir ya, yine de hatırlatmak isterim.
ULUSALCI DOSTLARA;
Birinci dünya savaşı sonrası yıllarda emperyalizm azgınlaşmış dünyayı yakıp yıkan faşist bir iklim vardı. Emek-sermaye çatışmasının yerine ‘ulusalcı’ anlayış geçmiştir.
Almanya’da da A. Hitler’in 1933 yılında kurduğu “Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi” (Nazi Partisi) iktidar olmuştu.
Peki, Avrupa’nın en güçlü sanayisi, proletaryası ile sol partilerine sahip bir ülkede nasıl olmuş da Nazi Partisi iktidar olmuş?
Nasıl olmuş da herkesin Rusya’dan da önce Sosyalist Devrim beklediği Almanya faşizmin pençesine düşmüş?
Acaba bu iki soruyu hiç düşündünüz mü?
-Çünkü; ırkçı-ulusalcı duygulara hitap eden Hitler, emekçileri kandırmış ve Nazi Partisi saflarına geçmiş!
-Ve böylece emekçi proleterler, SA ile SS sürüleri içinde birer Yahudi düşmanı ‘ulusalcı’ olmuştu!
İşte belgesi:
Martin Niemöller;1933’de Adolf Hitler’in kurucusu olduğu “Nasyonal Sosyalist Almanya Partisi” üyesi, komünizm karşıtı, antisemitist (Yahudi düşmanı), Protestan bir papazdır.
“Nazi” uygulamalarını görüp-yaşadıkça üzülür ve karşı çıkar. Bu nedenle de 1937 yılında ‘Gestapo’ tutuklusu olur. Nazizm’in toplumsal suskunluk sağlayarak yaptıklarını da şöyle özetler:
“Önce sosyalistler için geldiler, sustum—çünkü sosyalist değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, sustum—çünkü sendikacı değildim.
Daha sonra Yahudiler için geldiler, sustum—çünkü Yahudi değildim.
Sonra benim için geldiler—benim için konuşabilecek hiç kimse kalmamıştı!..”
***
İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllarda:
İtalya’da Benito Mussolini, Almanya’da A. Hitler, İspanya’da F. Franco, Portekiz’de Salazar… vb. dünyada pek çok faşist diktatör türemişti.
Onların başlattığı emperyalist-sömürgeci-ırkçı savaşlar: on milyonlarca insan ile canlı yok etmiş, halklar çok büyük acılar yaşamış, kaynaklar talan edilmiş, dünyayı kanlı-karanlık bir korku iklimi sarmıştı.
O yıllarda biraz da yurdumuzda olup bitenlere bakalım:
Birçok kimliği barındıran Osmanlı İmparatorluğu emperyalistlere karşı yedi bölgede savaşsa da yenilmiş ve toprakları işgal edilip paylaşılmıştır.
Bu paylaşımı ve işgali kabul etmeyen yoksul ve birçok kimlikli Türkiye halkı da anlaşıp uzlaşmış. Analar kağnılarla cephane taşımış, cephede büyük zorluklar yaşanmış, kayıplar verilmiş…. Sonunda “kurtuluş savaşı” kazanılmıştı. Tüm bunları duymuş, okumuş, bilirsiniz.
Sanırım bir de duyduğunuz, bildiğiniz fakat unutmak istedikleriniz var! Onlardan bazılarını ben şöyle sıraladım:
19 Mayıs 1919’dan sonra Kürtlere yapılan çağrıları ve mektupları…
Amasya’da hazırlanan fakat yıllarca gizli tutulanlar tutanakları…
Erzurum kongresi delegelerinin çoğunun Kürt olduğunu…
Kurtuluş savaşından birkaç yıl sonra, dünyaya yayılan “ırkçı iklimin” Türkiye’ye de ulaştığını…
Irkçı iklim nedeniyle, kurtuluş savaşı öncesinde halklara verilen ‘sözlerin’ unutulduğunu…
Çoğulculuğu esas alan, Kürtleri kurucu öznelerden biri sayan ve yerinden yönetimi esas alan demokratik 1921 anayasasının değiştirildiğini…
1924 Anayasasının da Türk ve Sünni İslam olmayan farklı kimlik ve inançların (Örneğin: Kürt kimliği ile Alevi inancının yok sayan) tekçi bir anlayışla hazırlandığını…
1930’lu yıllara doğru da Türkiye; sadece Türk-Sünni-İslam ve Türkçe konuşanların yurdu sayılmış. Uydurma “Güneş-Dil Teorisi” ile: dünya dillerindeki birçok kelimenin Türkçeden türediği, Türkçenin dünya dillerinin kökeni olduğunun (bile) iddia edildiği…
Farklı kimliklerin dil-kültür-inançlar yok ve yasaklı sayılınca da yurdun birçok yerinde kimlik çatışmaları ve isyanlar başladığını…
Söyleyebilirim.
Şimdi biraz da günümüz dünyasına bakalım isterim:
Aradan yüzyıl (bir asır) geçmiş. Savaşların yakıp yıktığı pek çok ülke tüm sosyal-ekonomik yaralarını sarmış, iyileşmiş, ilerlemiş ve gelişmiş. Örneğin; yerle bir olan Almanya yeni baştan yapılmış ve bugün dünyanın en uygar ülkeleri arasında en ön sırasında yer almış!
Peki Türkiye?
-Türkiye henüz demokrasi ile ‘Kürt’ sorununu bile çözememiş!
O, Kürt sorunu ki; 50-60 bin gencimizi yok etmiş, halkımıza büyük acılar yaşatmış, yakmış, yıkmış, kaynakları tüketmiş.
Yüzyıldan beridir bitti-bitecek deniyor, ne bitiyor, ne de çözüm buluyor…
Ve günün son dakika haberi:
‘Türkiye Yüzyılı’, “5. Dalga Belediyeler Operasyonu” büyük bir hızla devam ediyor!
Evet ulusalcı ‘dostlar’!
Ben size özel bir seçki yaparak, bazı anımsatmalar yapmak istedim.
Siz de lütfen bunların detaylarına, kaynak taraması yaparak ulaşınız.
Sonra da bu istenmez olguların oluşumunda, sizin veya anlayışınızın bir katkısı olup olmadığını düşünün ve vicdanınızla hesaplaşın istedim.
Belki o zaman gerçekleri daha iyi anlar ve o akıcı-etkili dilinizle hamaset yapmadan daha güzel konuşur-anlatırsınız.
İyilik dileyiniz, iyilik bulunuz…
Emin Toprak-DOSTÇA
© Fikir Kazanı
