Kur’an’ın Anlamı/Meali ve İmkânı
Bu coğrafyada yaşayan, bir şekilde muhafazakârlık (daha dar anlamda dindarlık) üzerine bir yaşam inşa etmeye çalışan ve buna kafa yoran kişilerin karşılarında problem olarak duran en temel konuların başında, kutsal kitap, Kur’an-ı Kerim’ in en doğru mealinin hangisi olduğu gelir.
Bu sorun, dün olduğu gibi bugünde sıcaklığını korumaktadır.
İnsanımız doğal olarak inandığı dinin temel metni olan Kur’ an’ı Kerimi, yani Allah’ ın ne dediğini net olarak öğrenmek istemektedir.
Lakin bu hususta ciddi bir problem var. İşin esası bu, modern dönemlerle beraber son yüzyılda ortaya çıkan bir problem.
Klasik anlamda İslam toplumları, dinin esaslarını kendi özel çabalarıyla değil, bir şekilde işin uzmanı olarak kabul ettikleri, sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen hoca/alim olarak gördükleri kişilerden öğreniyorlard. Daha teknik anlamda Edille-i Şer’iyye (Şeri Deliller) olarak adlandırılan epistemik hiyerarşinin tüm aşamaları sıradan halkın bilebileceği bir şeyler olmayınca bu iş (bu bilgilere ne kadar hakim olduğunun ölçülemeyecek/bilinemeyecek kişiler olan) hoca/din alimleri marifetiyle yürütülmüştü.
Lakin zaman değişti ve her konuda olduğu gibi, inanılan dinin ne olduğunu öğrenebilmek için formal/informal-örgün/yaygın hiçbir aracı kuruma artık gerek kalmadı. Hele hele yapay zekâ gibi bir yıl sonrasında hangi aşamaya gelineceğinin öngörüsü bile yapılamayan bilişim teknolojilerinin devreye girmesi, daha şimdiden yaşama (öğrenmeye/uzmanlaşmaya/mesleklere) dair her türlü olgunun tahtını sorgulatır hale geldi. Bu durumda kutsal metinlerin kimden, nasıl öğrenileceğinin ve bu konuya dair önerilerin hiç anlamı kalmadı. Bunu anlamak istememenin mantıklı bir açıklaması sanırım yok. Buna rağmen halen cari olan öğrenme biçimleri üzerinde kısaca duralım.
Neyin din esası olup, neyin olmadığı üzerindeki kafa karışıklığını giderebilmenin en doğru yolunu arayanlar, dinin ana metni olan Kura’an'ın ne dediğini doğrudan anlama yoluna yönelmişlerdir. Bu durumda yapılacak ilk şey sağlam ve iyi anlaşılır bir meal üzerinde Allah’ ın buyruklarını öğrenmek olacaktır. Çünkü tefsirler üzerinde de farklı ekol ve farklı yorumlar vardır ve bu işin içinden çıkabilmek için ileri düzeyde akademik çalışma gerekmektedir.
Konumuza dair temel sorunsala geçmeden önce iki ana ekol üzerinde kısaca durmak gerekir. Özellikle günümüzde İslam’ı ve Kur’ anı anlama noktasında (geleneksel/pratikteki inanç ve uygulamalar dışında) iki ana yol var. Bu iki yol son dönem daha belirgin olarak gündeme gelen, özellikle gençleri de kuşatan tartışmaların odağını oluşturuyor. Bu iki yoldan birine evrenselcilerin yolu diğerine tarihselcilerin yolu diyebiliriz. Bu yolların kendi içerlerinde farklı yorumlama usullerine göre ara tanımlamaları da var.
Evrenselci bakış kısaca, Allah’ ın Kur’ andaki ayetlerini belli bir sosyoloji, coğrafya ve zaman dilimine değil, insanın var olduğu tüm zamanları kuşatan emir ve yasaklar olarak kabul eder. Bu paradigma yine kendi içinde iki ana kola ayrılır; birincisi vahyin esaslarının literal anlamı ve bu anlamın her daim, olduğu........
© Fikir Coğrafyası
