menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dini Düşüncede Dönüşüm ve Duraklar

4 7
01.06.2025

Din/inanç, esas itibariyle güven esasına dayalı, tekil sezgisel bir kabuldür... Kişiler başlangıçta doğup büyüdüğü (birincil olarak muhatap olduğu) aile içinde inancını bir miras olarak devralır. Ve ikincil etki alanı olarak yaşadığı toplumda kültürün bir parçası olarak bu inancını kurumsal hale getirir. Bu serüven, kişinin düşünce biçiminde bir kırılma göstermediği sürece bir sapma olmadan ömrün sonuna kadar aynı istikamet üzerine devam eder. Lakin bu serüven farklı sebeplerden dolayı doğrusal olarak aynı çizgi, aynı kabuller üzerinde devam etmeyebilir.

Kişinin mizacında azıcık huysuzluk, biraz düşünme, kritik etme, merak, endişe ve olup biteni sahici ve samimi olarak anlama kaygısı baş gösterdiyse ve kişi biraz da cesaretliyse miras olarak devraldığı inanç ve diğer tüm düşünce/ideoloji/değer alanlarının aslını öğrenmek ister. Hayatın içinde olup bitenleri nesnel bir zihinle değerlendirmeye yönelen kişiler, öncelikle inandığı dinin aslını öğrenmek isterler. Çünkü tarihe/geçmişe ait ve var olan/tecrübe edilen pratiklerin, vicdan ve evrensel ahlakla çelişiyor olması doğal olarak akılları karıştırır. Çağın ürettiği bilinç ve kavrama düzeyi ile geçmiş dönemlerde üretilen bilinç ve kavrama düzeyi arasındaki mesafe ve çelişkilerin gündeme gelmesiyle birlikte, miras olarak devralınan geleneksel kültür ögeleri sorgulanmaya başlar. Meseleye kültür ekseninde bakınca bir problem olmaz; ancak meseleye varoluşun anlamını inşa ettiğin inanç esasları (teoloji) ekseninde bakınca durum değişmeye başlar. Çünkü işin içine tanrı buyruğu girince, tanrının ne istediğinin net olarak bilinmesi gerek. Eğer bu netlik belirginleşmez ise tanrı adına her türlü eylemin icrası mümkün olabilir. Yani tanrı adı kullanılarak iyiliğin (maruf) tesisi mümkün olmakla birlikte, her türlü kötülüğün /günah/suç/ (münker) gerekçesi de olabilecektir.

Klasik ve şartlandırılmış gerekçeler üzerinden, "vardır bunda bir hikmet/ hocanın/üstadın/liderin bir bildiği var" kandırmacaları artık günümüzde iş yapmıyor. Öncelikle ilk tepki/endişeler olarak, -bize anlatılan din bu olmamalı, yanlış giden bir şeyler var, tanrı böyle bir şeyi murat etmemeli gibi kaygı ve sorgulamalar kişinin zihninde belirmeye başlıyor. Bu sorgulamaların kişiyi getirdiği yerler kademe kademe değişmeye başlıyor.

İlkin vahyin mahiyetini tanımlayan/şekillendiren kelimelere yüklenilen tanımlara yeni........

© Fikir Coğrafyası