menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şifadan riske radyoaktivite: Sağlıkta piyasacı dönüşümün iz düşümü

23 4
14.04.2025

Geçen haftanın anahtar kelimesi 'nükleer' idi: Sinop nükleer santral plan değişikliği iptal davası, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Ünitesi “radyoaktif skandal” iddiaları ve ABD-İran nükleer görüşmelerinin yeniden başlaması.

Hastane bazlı nükleer sızıntı, radyoaktivite kötüye kullanımı haberleri giderek sıklaşıyor. Son dönemlerde Muğla dışında İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi de bu bağlamda haber konusu oldular.

Halk arasında ‘ışın tedavisi’ olarak anılan radyoterapi, radyoloji ünitelerindeki bilgisayarlı tomografi (BT) ve tüm röntgen filmleri, nükleer tıp birimlerinde yer alan PET, sintigrafi gibi işlemlerde radyoaktivite söz konusu olup rolleri hayatidir.

Radyasyon, modern tıpta vazgeçilmez bir unsur. Uygunsuz kullanım veya ihmali halk ve çalışan sağlığı için ciddi risk. Taşıdığı riskler mühendislik açısından teknik bir sorun olmanın ötesinde politik ve iktisadi arka plana sahiptir.

Hastanede tıbbi cihazlardan radyoaktif sızıntı, genellikle radyasyon yayan cihazların uygunsuz kullanımı, bakım eksikliği veya cihazın hasar görmesi sonucu çevreye kontrolsüz radyasyon yayılması anlamına gelir. Bu hem sağlık çalışanları hem de hastalar için ciddi sağlık riskleri taşır.

Hastanelerde radyoaktif sızıntı gibi teknik sorunların artması ile sağlığın piyasalaşması ve neoliberal sağlık politikaları arasındaki bağ aşikar.

Hekim meslek örgütü TTB, “Radyoaktif Skandalı”nın sebebi sağlığın piyasalaştırılmasıdır; başka bir sağlık sistemi kurmadıkça sağlıkta skandal eksik olmayacak!” diyordu geçen hafta basın açıklamasında.

Neoliberal sağlık politikaları son on beş yılda her geçen gün daha fazla gündelik hayatımıza sirayet etmekte:

-Kamusal sağlık kurumlarının gerilemesi,

-Sağlıkta özelleştirme, taşeronlaştırma, bir........

© Evrensel