menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Avrupa ABD’nin gerçek yüzüyle yüzleşiyor

22 4
16.03.2025

Avrupa, Donald Trump’ın yeniden başkanlığı kazanmasından bu yana ABD ile ilişkilerin bundan sonra nasıl devam edeceğini tartışıyor. Çünkü, hem Trump hem Yardımcısı JD Vance hem de Danışman Elon Musk her fırsatta, Avrupa’nın ABD’nin sırtında, özellikle askeri politikalar açısından bir yük olduğunu ifade ediyor. Bu yük sadece, Avrupa’nın güvenliği adı altında yapılan harcamalarla sınırlı değil, aynı zamanda Avrupa’yı gözeterek dış politikada bazı adımlarını sınırlamak zorunda olmasıyla ilgili.

Trump, bu yükü ilk ve ciddi olarak, Avrupa’yı muhatap almadan, Ukrayna savaşını bitirmek için Rusya ile doğrudan müzakereler başlatarak attı. İkinci büyük büyük adım ise çelik ve alüminyuma yüzde 25 gümrük vergisi koyması oldu. Avrupa’nın buna kot pantolon, viski, motosiklet ve fıstık yağına gümrük vergisi getirmekle verdiği yanıta, Trump’ın tepkisi bazı ürünlere yüzde 200 kadar gümrük vergileri koyması gibi oldu. Yani misliyle yanıt. Başta otomobil, ilaç ve sanayi ürünlerine gümrük vergileri konulması durumunda ise Almanya’dan başlayarak Avrupa’yı karanlık bir tünele sürüklemek anlamına gelecek.

ABD-Avrupa hattında alttan alta yükselen tepkiyi, Der Spiegel dergisi geçen hafta yaptığı kapakta özetledi. Öfkeli haldeki Özgürlük Anıtı’nın üzerine yapıştırılan “Amerika’nın yeni yüzü” yazılmış. Trump, anıtın penceresinden gelişmeleri izliyor.

Yeni kıta Amerika, geçmişten günümüze Avrupa’dan hep fırsatlar ülkesi olarak görüldü. Bu nedenle özenme hep vardı. İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında ise bu müteşekkirliğe dönüştü. Zira, “düşman” Sovyetler Birliği (SSCB) ve komünizme karşı Avrupa’yı koruyan “melek” ABD idi. Avrupa devletleri ve halkları arasında savaşın külleri üzerinden yeniden kurulan Avrupa’nın, Berlin’e kadar gelerek Alman faşizminin başını ezen Kızıl Ordu’nun bütün Avrupa’yı kontrol etmemesinin öncüsü hep ABD gösterildi. Halbuki Kızıl Ordu’nun böyle bir maksadı hiç olmadı. ABD, SSCB’ye karşı Avrupa’yı sevdiği için değil, komünizme karşı mücadelede kendisi için bir dayanak, arka bahçe ve kışla olarak kullandığı gerçeği ise halklara gösterilmedi. Bu nedenle ABD’nin görünen yüzü hep SSCB’ye karşı “koruyucu melek”ti.

SSCB’nin yıkılması, ardından kurulan “yeni dünya düzeni” ve sonrasında yaşanan bazı gelişmeler sırasında genel olarak Avrupa özel olarak da asıl belirleyici güçler olan Almanya ve Fransa, ABD’nin kanatları........

© Evrensel