menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni çözüm sürecinde tarihe düşülmesi gereken not

26 36
19.01.2025

Yeni ‘çözüm süreci’ devam ediyor. DEM Parti heyetinin Abdullah Öcalan’ı ziyareti sonrasında TBMM’de temsil edilen partilerin büyük bir bölümü bilgilendirilmişti. Bu adımı hapisteki Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’a yapılan ziyaretler ve alınan destek demeçleri izledi.

Siyasal iktidarın çizdiği çerçeve içinde gelişen sürecin bilgisi kontrol altında ve Cumhur İttifakının işine geldiği biçimde veriliyor. Yöntemini, aktörlerini, takvimini Cumhur İttifakı kurmaylarının belirlediği ve havucu hemen hiç göstermezken sopayı elden bırakmadığı bu süreci, bilgi kırıntıları üzerinden izliyoruz.

Başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarının geleceği açısından kritik öneme sahip olan bu dönemde komünist/sosyalist çevrelerden gelen yorumların sayısı sınırlı. Herhangi bir siyasal çizgiyi temsil etmeyen kişiler tarafından yorumlar yapılıyor olsa da komünist/sosyalist parti ve örgütlerde konuya ilişkin bir sessizlik hali gözleniyor. Oysa bu çevrelerin ideolojik kapasitesinin ve Kürt halkının özgürlük mücadelesine en elverişsiz koşullarda uzun yıllardır destek vermiş bir geleneğin temsilcisi olmaktan kaynaklanan birikiminin sürece katacağı çok şey var.

Yeni çözüm sürecine ilişkin işçi sınıfı ideolojisini benimseyen parti ve örgütlerin görüş ve koordinatlarını gecikmeden ifade etmeleri gerekiyor. Bu türden bir irade beyanı, “Terör örgütünü yok etmek” vurgusuyla sınırlandırılmış bir yaklaşımın çözüm yolundaki yetersizliğini görünür kılacağı gibi, DEM Parti kurmaylığının şu ya da bu nedenle dile getirmediği boyutların da tarih önünde not edilmesi anlamını taşıyor.

Bundan önceki çözüm sürecine egemen olan aşırı iyimserlik nedeniyle işçi sınıfı siyaseti yapanların eksik bıraktığı eleştirel yorum eksikliği, çöken sürecin sorumluluğuna ortak olmaları sonucunu beraberinde getirmişti. Bu deneyim göz önünde tutularak yeni çözüm sürecine ilişkin eleştirel uyarıların vakit geçirmeksizin kamuoyuyla paylaşılması bir zorunluluk. Asıl söz sahibinin Kürt halkı olduğunun, ezen ulus komünistlerinin kimseye akıl verme niyetinde olmadıklarının altı çizildikten sonra, meselenin tarihsel geçmişinin gözler önüne serilmesi gerekiyor.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında eşitlik halinde ve ortak hedefler doğrultusunda........

© Evrensel