İç ve dış siyasetin baskılar eşliğindeki dansı
Ekim 2024’ten bu yana yaşananlar pek çok ezberi bozdu. Şaşırtan gelişmelerden belki de en önemlisi ‘yerli ve milli’ olmakla övünen Cumhur İttifakı kurmaylığının ülke ‘iç siyaset’inde attığı adımları ‘dış siyaset’in gerekleriyle gerekçelendirmesi oldu. Savunma sanayisinde desteklenen yatırımlardan, ülkemize gelen göçmenlere ilişkin uygulamalardan, işçi ücretlerinin dış piyasalar gözetilerek baskılanmasından alışık olduğumuz dış faktörlerin bahane edilmesi durumu, son olarak yeni ‘çözüm süreci’nde kendini gösterdi. Kürt meselesinin çözümü için Ortadoğu coğrafyasındaki emperyalist stratejilere dayalı dönüşümler gündeme getirildi. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yeni yasama yılının açılışında DEM Parti’li milletvekilleriyle tokalaşma jestiyle başlayan gelişmeler, iç siyasetle dış siyasetin iç içe geçtiği durumların en belirginlerinden biri oldu.
* * *
Siyaset biliminde, iç ve dış siyaset alanının birbirinden farklı dinamik ve işlevlere sahip, iki ayrı yönetim konusu olduğu ve birbirlerini etkileyip şekillendirdikleri kabul ediliyor. Hatta dış siyaset, iç siyasetin bir uzantısı olarak tanımlanıyor. Bu etkileşimin niteliği ülkelerin toplumsal yapıları, kurumsallaşma düzeyleri, ekonomik ve askeri kapasiteleri açısından farklılıklar gösteriyor. Demokrasi düzeyinin düşük olduğu rejimlerde iç faktörlerin dış siyaseti nasıl etkilediğine bakıldığında, siyasal sistemin baskıcı yapısına da ışık tutulmuş oluyor.
Dış siyaset, bilgi ve uygulama tekelini elinde tutan iktidar partilerinin muhaliflerine karşı avantajlı olduğu bir alan. AK Parti iktidarı, tarihi boyunca bu avantajlı olduğu zemini siyasal rakipleriyle mücadele etmek için kullandı. Siyasal muhalefetle başa çıkma stratejileri geliştirirken dış politikayı iç siyasal ihtiyaçlarına göre düzenlemekten çekinmedi. Özellikle 2017’de........
© Evrensel
