13 Haziran’da İsrail’in İran’a saldırmasıyla başlayan çatışmaya, beklenen biçimde saldırganın yanında dahil olan ABD Başkanı Trump, ilk denemesinde ateşkesi sağlayamadı. Ardından gelen küfürlü ikazıyla, “12 Gün Savaşı” olarak tarihe kaydedilen uzak menzilli çatışma şimdilik sonlandı. Ateşkesin devam edip etmeyeceğini, duraklamanın İsrail’e soluk aldırmayı amaçlayan bir Trump tuzağı olup olmadığını, İran’ın nükleer programının şu anda ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz emperyalist saldırganlığın bu noktada durmayacağı.

Bu koşullar altında Hollanda’nın Lahey şehrinde geçen hafta toplanan NATO zirvesi, ‘Soğuk Savaş’tan bu yana yapılmış en sıkı pazarlıklara sahne oldu. Zirvenin ana gündemi NATO ülkelerinin savunma bütçelerinin artırılmasıydı. ABD’nin NATO üyelerinin askeri harcamalarını artırması yönündeki zorlaması sonucunda, 2014’te ülke gelirlerinin yüzde 2’si olarak belirlenen yıllık savunma harcamalarının yüzde 5’e yükseltilmesi konusunda, İspanya dışındaki ülkelerle anlaşma sağlandı. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, NATO’ya yönelik askeri taahhütlerini yerine getirmek için yüzde 2,.1’lik savunma harcamasının yeterli olduğunu ve bu oranın üzerine çıkmayacaklarını söylemişti.

Bu arada ABD ve İran temsilcilerinin İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakereler için bir araya geleceği bizzat Donald Trump tarafından açıklandı. Ancak, ilan edilen ateşkesin kalıcı olması yolunda umutlu olmak için pek bir neden yok. Dünya düzleminde kapitalist işleyiş ve pazar dinamiklerinin köklü bir dönüşümden geçtiği, hegemonya sınırlarının yeniden şekillendiği,........

© Evrensel