menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Demokrasi karşıtı fırtınaya karşı ne yapmalı sorusu

24 29
23.02.2025

Ekim 2024’ten bu yana kapsamı genişleyen bir otoriterleşme dalgası içinde savruluyoruz. Demokratik rejimin geriye kalan sınırlı kazanımları adım adım yok ediliyor. Sürece ilişkin yapılan yorumların büyük bir bölümüne güncel siyasal gündem egemen. Erdoğan için yeni bir başkanlık döneminin yolunu açmak için CHP’yi yeni bir kongreye zorlayarak zayıflatmak, İmamoğlu’nu “Kent Uzlaşısı” üzerinden seçim yasaklısı haline getirmek, kayyım uygulamasına el yükselterek devamla barış/çözüm meselesinde inisiyatifin sadece iktidarın elinde olduğunu göstermek, ev baskınlarını TÜSİAD yönetimine kadar yayarak toplumun tüm kesimlerine gözdağı verilmek istendiği, toplumun ortak kanaati olarak öne çıkıyor.

Gerekçelere, Erdoğan ve Bahçeli’nin ilerlemiş yaşını, ekonomik çöküşe paralel olarak arkalarındaki desteğin azalmış oluşunu ve sadece yönetici elitle sınırlı kalmayan bir kesimin sahip olduğu ayrıcalıkları kalıcılaştırma arzusunu da eklemek mümkün.

Gerekçesi ne olursa olsun, ülkemizde demokratik değerlerin ciddi bir düzeyde gerilediği günlerden geçiyoruz. Bu dönüşümün temel özelliği yaşanan erozyonun yavaşlığı, örneğin 12 Eylül darbesinde olduğu gibi aniden değil, yavaş yavaş ve yasal kılıflar altında gerçekleştiriliyor oluşu. Demokratik çöküş zamana yedirildiği ve sinsice gerçekleştirildiği için bu duruma ilişkin analizler yapmak ve muhalif toparlanmaları hayata geçirmek zorlaşıyor.

Muhalefeti yavaşlatan bir diğer etmen yapılan analizlerin büyük bir bölümünde Birinci Büyük Savaş öncesinde filizlenen........

© Evrensel