‘Kolektif Şiddet Siyaseti’
TBMM, Türkiye İşçi Partisinden Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi süreciyle ilgili olarak 16 Ağustos Cuma günü olağanüstü toplandı. Şiddetle dolu geçen ve defalarca ara verilen oturumda, TİP Milletvekili Ahmet Şık konuşurken AK Parti’li Alpay Özalan, Şık’a saldırarak yumruk attı. Saldırı sonrasındaki kargaşada DEM Parti’li Gülistan Kılıç Koçyiğit’in kaşı açıldı. CHP’li Okan Konuralp yaralandı. TBMM’de dökülen kan sonrasında Şık ve Özalan’a kınama cezası verildi. Akşam saatlerinde oturumun sona ermesi ve TBMM’nin tatile girmesiyle Atalay hakkındaki süreç daha da tuhaf, belirsiz bir hal aldı. CHP, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay hakkındaki kararının okutulması istemiyle TBMM Genel Kurulunu 10 Eylül’de tekrar olağanüstü toplantıya çağıracağını açıkladı.
Tartışmalar bir gün öncesinde başlamıştı. 16 Ağustos’taki oturumu Bekir Bozdağ’ın yöneteceğinin öğrenilmesi muhalefet partilerinde tepkiye neden oldu. Bekir Bozdağ, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararını okuyan başkan vekiliydi ve oturum yönetme sırası Bozdağ’da değildi. TİP Milletvekili Ahmet Şık da konuşmasına bu tuhaflığa tepki göstererek başladı ve hemen sonrasında saldırıya uğradı.
En önemli fotoğraf karesi, Şık’ın saldırgan Alpay Özalan kendisine yaklaşırken bu saldırıyı beklemeyişi, aklına getirmeyişi ve bu nedenle bir savunma hamlesi yapmayışını çerçeve içine alan kareydi. Saldırıya uğrayanın bu vahimlikte bir saldırıyı beklemediği için kendini korumak üzere ellerini bile kaldırmadığı olay, kürsü dokunulmazlığı, ifade özgürlüğü, parlamento etiği, medeniyet ve terbiye kavramlarının hepsini aynı anda düşüncelerimize yığdı.
Sonuç olarak demokratik siyasal sürecin temel payandası ve garantilerinden olan ‘kürsü dokunulmazlığı’nın ülkemiz parlamentosunda bir anlamı olmadığı, ‘kolektif şiddet’in........
© Evrensel
visit website