‘İç cephe’ çağrılarını 10 Ekim 2015’te yitirdiklerimizin fotoğraflarına bakarak düşünmek
İktidar kanadından gelen ‘iç cephe’ çağrılarının ‘söz’ ve ‘jest’lerle yoğun olarak ifade edildiği bir dönemden geçiyoruz. İlk olarak 30 Ağustos törenlerinde yaptığı konuşmada bir ‘iç cephe’ ihtiyacından bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Eylül’de ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında konuyu pekiştirmişti. TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında İsrail’in Filistin ve Lübnan’dan sonraki hedefinin Türkiye olacağını söyleyip, bu gündemi zirveye çıkarmıştı.
Meclis açılışında DEM Parti grubuyla tokalaşan Devlet Bahçeli, partisinin geçtiğimiz hafta yapılan Meclis grup toplantısındaki sözleriyle bu eğilime desteğini belli etti.
Tarihin garip bir cilvesi olarak ‘10 Ekim Katliamı’nın dokuzuncu yıl dönümüne denk gelen ‘iç cephe’ çağrıları ve yumuşama görüntüsü veren jestler, gelişmelerin ‘10 Ekim Katliamı’ ile birlikte değerlendirilmesini kaçınılmaz kılıyor.
* * *
10 Ekim 2015’te Ankara’da Gar Meydanı’nda, peş peşe patlatılan iki bombayla yapılan katliam ülkenin özgürlükçü vicdanında derin yaralar açtı. 10 Ekim 2015 Cumartesi günü, saat 10.04, ülke tarihine derin bir biçimde kazındı. Yurdun dört bir tarafından gelen katılımcılar yoldaşlarıyla selamlaşıp, kucaklaşırken patlayan bombalar, şenlik havasını yok edip, kitlesel bir felaketi yaşattı. Saldırıda 100’ün üzerinde kardeşimizi yitirdik. Bir bölümü defalarca ameliyat olması gereken ve yaşamı boyunca engelli kalacak olan 400’ün üzerinde yoldaşımız aylarca, yıllarca tedavi gördü. Bedensel zarar görmemiş olsalar da katliama tanık olanların nasıl bir travma yaşadıklarına ilişkin yeterli veri yok.
2015 yılı gerginliğin adım adım arttığı ve sonunda zirveye çıktığı bir dönem olmuştu. 2002, 2007 ve 2011 genel seçimleri sonucunda tek başına hükümet kuran AK Parti, 7 Haziran 2015 seçimlerinde çoğunluğu yitirdi. Seçimlere ilk defa katılan HDP’nin yüzde 10’luk barajı aşmasıyla ortaya çıkan yeni aritmetikle iktidarın değişmesi şansı........
© Evrensel
visit website