‘Batı bizi kıskanıyor’dan ‘ev zencisi’ne
Erdoğan rejimi başlangıcından itibaren yaşanan gerçeklikle kendi gündem ve hedefleri arasındaki boşluğu birtakım araç ve yöntemlerle kapatma yolunda sistemli çaba harcıyor. Ülkenin her alanda şahlandığından, işlerin aslında göründüğü kadar kötü olmadığına kadar geniş bir yelpazeye yayılan ‘iyi haber’lerin farklı kategoriler için farklı biçim ve içerikte özenle kurgulandığı görülüyor. Bu faaliyetin yüzlerce örneğini saymak mümkün: Hızlı tren tanımına uymadığı için hızlandırılmış denilen trenler, rejimin zihniyetinin ne kadar merkeziyetçilikten uzak olduğunu göstermek için organize edilen ve şimdilerde çoktan unutulmuş muhtar toplantıları ile askeri teknoloji literatüründe ‘hafif uçak gemisi kabiliyeti eklenmiş, çok maksatlı amfibi hücum gemisi’ olarak tanımlanmasına rağmen TCG Anadolu gemisinin “uçak gemisi” olarak sunuluşu bunlardan sadece birkaçı.
Bir başka sık kullanılan algı yönetimi aracı, Batı toplumları ve kültürü ile olur olmaz yapılan karşılaştırmalara ve bu karşılaştırmalar üzerinden üretilip ortama bırakılan ‘algı balonları’na dayanıyor. Üretilen algı balonları, kapsamının geniş ve kullanışlı bir biçimde belirsiz tutulmuş oluşu ile belirli bir alana ya da konuya odaklı olan iyi haber rüzgarlarından farklılaşıyor. Bunun en iyi örneklerinden olan “Batı bizi kıskanıyor” söylemi, ciddiye alınamayacak içeriği ile ilk anda bir gülümsemeyi beraberinde getiriyor ve entelektüel müdahaleye ihtiyaç duyulmadan hayatın gerçekleri söylemin sonunu getiriyor. 2024 boyunca kontrolden çıkan TÜİK istatistikleriyle üzerinin örtülmesi mümkün olmayan yoksulluk düzeyi, bu cümleyi halkın içinde söylenemez kılıyor.
Ancak, rejimin ihtiyaç ve hedefleri ile kitlelerin gerçekliği arasındaki uçurum giderek derinleşirken artık kullanılamaz hale gelen “Batı bizi kıskanıyor”un yeri boş kalmıyor. İçinden geçilen açlık........
© Evrensel
visit website