menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ABD neden ‘küreselleşme karşıtı’ saflara geçti?

91 11
13.04.2025

Her gün bir Amerikan başkan yardımcısı çıkıp küreselleşmenin hiçbir zaman bir ‘kazan-kazan’ oyunu olmadığını, aslında küresel bir hiyerarşiyi koruma projesi olduğunu itiraf etmiyor. O nedenle, geçtiğimiz ay ‘Amerikan Dinamizm’ konferansında konuşan ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance’ın yaptığı açıklamalar önemliydi.

Vance, uzun süredir eleştirel iktisatçılar ve bağımlılık kuramcılarının dile getirdiği bir gerçeği açıkça kabul etti: Küreselleşme, “Herkesi yukarı taşıyan” bir sistem olarak kurgulanmadı. Aksine, zengin ülkelerin değer zincirinin tepesinde kalmasını sağlarken, yoksul ülkeleri düşük katma değerli üretime mahkum eden, dikkatle tasarlanmış bir düzendi bu.

Küreselleşmenin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir mühendislik projesi olduğunu itiraf eden bu türden bir açıklama, sistemin kurucularından gelince daha da anlamlı hale geliyor. Bu yazıda, içinden geçmekte olduğumuz küresel yeniden yapılanma döneminin gerisindeki dinamiklerden biri olan ABD’nin başlattığı yeni ticaret savaşlarının arka planını da oluşturan Vance’ın bu temel saptamalarını ele alacağım.

Vance’ın sözleri, çok net bir küresel iş bölümünü tarif ediyor: Zengin ülkeler inovasyon, tasarım ve ileri teknoloji alanlarında ilerleyecek; yoksul ülkeler ise montaj, düşük ücretli üretim ve temel emek gücü ile bu yapıya hizmet edecekti. “Kaliforniya’da tasarlandı, Shenzhen’de üretildi” mottosu bu sistemin özeti gibiydi.

Bu iş bölümünün statik kalacağı varsayılıyordu. Zengin ülkeler değer üretiminin tepesinde kalacak, yoksul ülkeler ise asla o eşiği geçemeyecekti.........

© Evrensel