KHK ve özel üniversiteler
686 sayılı KHK, üzerinden 8 yıl geçmesine ve bu süre içerisinde tümüyle hukuk dışı olduğu gösterilmesine karşın henüz bitmemiş bir karabasan. Artık çok açık ki tek adam rejimi, yüzlerce akademisyeni ve birlikte düşünüldüğünde milyonlarca gün emek vererek oluşturdukları koca bir birikimi silip atmaya çalışmıştı.
KHK listesinde adımın geçtiğini bir öğrencim haber vermişti. Var olan rejimin niteliğini bildiğim ve 11 Ocak 2016 tarihli “Bu suça ortak olmayacağız” barış bildirisini imzalamış olduğum için adımın kara listelerde yer aldığını biliyordum. 15 Temmuz 2016 tarihli “tanrının lütfu” sonrası başlatılan hem üniversitelerin, hem de diğer kamu kurumlarının içini boşaltma kampanyasını da içim yanarak izliyordum. Nisan 2016 sonu işten çıkarıldığım Doğuş Üniversitesi bir özel üniversite olduğu için bana da KHK damgası vurulabileceği hiç aklıma gelmemişti. OHAL hukuksuzluğu sayesinde o da oldu.
Adımın KHK listesine neden ve nasıl konulduğunu kavramam zaman aldı. Tek adam rejimi, YÖK ve atamış olduğu rektörler aracılığıyla üniversitelerde “yerel baskı rejimi” kurulmasını ve alınan hukuksuz kararların “içeriden” gönderilen “kara listeler” ile alındığı gibi bir görüntünün verilmesini istiyordu. Rektörlerin üniversiteliler tarafından seçilmesi tümüyle yürürlükten kaldırıldığı için artık bu kolaylaşmıştı. Kamu üniversitelerinde rektörleri rejim, özel üniversitelerde ise patronlar belirliyordu.
Sonunda anlaşıldı ki, KHK........
© Evrensel
