menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zamansızlar kahvesi

16 1
17.03.2025

Saat 11 gibi geldiğimiz Aydın Tarım İl Müdürlüğünden bir saatlik çekimlerin ardından, bir çay içimi soluklanıp, öğleden sonraki randevumuz için Germencik’e doğru yola çıktığımızda aracımızın klimasını soğuk ayarına getirip açmak zorunda kaldık. Mart ayının ortasına gelmiştik neredeyse (12 Mart) ama dışarıda 30 dereceye yaklaşan boğucu bir sıcaklık vardı. Kente girerken daha, sağlı sollu otobanın her iki yakasında geniş baca ağızlarından beyaz dumanlar kusan jeotermal enerji santrallerinin (JES) büyük katkısıyla oluşan bu pus tabakası, havanın rüzgarsız olması nedeniyle adeta kentin üzerine yapışıp kalmıştı.

Üstelik daha bir hafta önce Aydın valisi çiftçilere “Ciddi bir kuraklık riski var ve bu sene tarım alanlarının sadece yüzde 50’sine su verilecek” açıklaması yapmıştı. Zaten Aydın’a, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Aydın Şube Başkanı Zeki Oymak’ın çalıştığı İl Tarım Müdürlüğündeki odasına da bu duruma dair sorularımıza yanıt bulmak için gelmiştik. Oymak, her ne kadar valinin bu açıklamalarını pratikte çok uygulanabilir bulmasa da son 3-4 yıldır kentte ciddi bir kuraklık olduğunu söyledi. 2006-2007 yıllarında da Aydın’da benzer bir kuraklık yaşandığını ancak bu seferkinin daha uzun sürdüğünü aktarıp, “Sanırım bu kuraklık kalıcı olacak” dedi.

Aynı puslu ve yapış yapış hava Germencik’te de vardı. Germencik Çevre ve Doğa Derneğinden arkadaşlarla tren istasyonunun karşısındaki kahvede, iki yudumda bitiveren ince belli küçük bardaklarla gelen çayımızı içerken, bu boğucu, puslu havadan da söz açıldı. “JES’lerden” deyip kestirip attı Çevre Derneği Başkanı Halil Çetinkaya. “Tamam küresel ısınma var ama bu puslu hava Germencik’in çevresindeki JES’lerin havaya saldığı gazlardan kaynaklanıyor. Mevsime göre çok sıcak, bir nefeslik rüzgar da yok, daha nereye gitsin bu gazlar?​”

Aslına bakarsanız, İstasyon karşısındaki bu salaş kahvede buluştuğumuzdan beri, Halil Çetinkaya ile konuşurken kendimi bir ‘dejavu’da imişim gibi hissediyordum. 2021 yılının kasım ayında, henüz pandemi belasının ortasında iken maskelerimiz ağzımızda yine bu kahvede buluşmuştuk. O gün Halil Bey işi nedeniyle gelememiş, derneğin bir üyesi olan Emekli Memur Asım Renda’yı bize eşlik etmesi için göndermişti. O günden bu yana kahvede hiçbir şey değişmemişti sanki. Zaman durmuş gibiydi. Aynı bezgin emekliler topluluğu, aynı ıslak tütün kokusu, aynı vişne çürüğü renkli masa örtüsünün üzerinde sigara........

© Evrensel