menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Roma Çay Evi

12 10
07.04.2025

Tozlu yüzeyinde bencik bencik izler bırakan yağmurun kirlettiği camdan dışarı bakıyordu ne zamandır. Dün geceden başlayıp öğleye kadar bir durup bir bastıran, arada ahmak ıslatan cinsten ımıl ımıl yağan yağmura dalıp gitmişti. “Yarın akşama kadar hava böyle. Yağsın rahmet, yoksa halimiz harap!” demişti Çaycı Rüstem. Okey taşı şakırtıları dışında ne zamandır başka sesin duyulmadığı masaya bir saat içinde üçüncü çay servisini yapmıştı Rüstem. Siz söyleseniz de söylemeseniz de bir saat içinde en az üç çay servisi yapardı. Yoksa dükkan nasıl dönerdi o çayları satmasa...

Üzerinde kırmızı kalın harflerle “Roma Çay Evi” yazılı camın on metre ötesindeki Roma Hamamı’nın mermer kemerlerine kasvetli bir gökyüzü gelip çökmüştü ne zamandır. Gün öğle sonunu bulmuş, ancak güneş daha mermer kemer başlıklarının üzerindeki insan ve hayvan figürlerine henüz dokunmamıştı. Kara bir bulut, dün gece yarısından itibaren küçük bir vadinin içine sıkış tepiş kurulmuş Sarıkaya’ya, Yazır Dağları yönünden gelmiş, o saatten beri de gitmemişti. Bulut, Sıçanlı ve Tilki Dağlarının cılız çamlarının ötesinden doğan güneşi de gizlemişti çoğunlukla ancak kadim güneş bazen bir yolunu bulup Roma Hamamı’nın on gözlü kemerlerine, kemerlerin önünde, mermerlerle çevrelenmiş kare bir havuzun içindeki yeşil termal sularına, bu havuzun etrafındaki eski zaman kalıntılarına şöyle bir dokunup yeniden bulutun gerisine çekiliyordu.

Çaycı Rüstem’in “Çayını unutma” diye omzuna dokunması ile daldığı düşünceden sıyrıldı Hüseyin. Masalarına oturduğu ahbapları sessiz sedasız okey oynuyorlar, her biri bir düşünceye dalıp gitmiş bu yaşını başını almış adamlar ağızlarını açmadan taş dizip ahşap ıstakanın pürüzsüz yüzeyini okşuyorlardı. Aslında, onlar da Hüseyin gibi vakit öldürüyorlardı. Ya da ne zaman ne şekilde gelip adem elmalarına çökeceğini bilmedikleri bir ölümü bekliyorlardı. Başka ne yapabilirlerdi ki?

Bu küçük sıkış tepiş bozkır kasabasında, önlerindeki Roma Hamamı da dahil ilgilerini çekecek hiçbir şey yoktu onlar için. Hiçbir şey!

Ne eskiden domuz avına gittikleri Çomak Dağı, ne türlü türlü efsanelerini dinlerken bile kendilerinden geçtikleri, senede en azından bir kere de gidip gezdikleri........

© Evrensel