Koza Çanakkale’yi geçebilecek mi?
Çanakkale’nin en önemli içme ve kullanma su kaynağı olan Atikhisar Barajının orta ve uzak mesafe koruma havzasında Koza Altın AŞ tarafından bir maden açılmak isteniyor. Daha önce iki kere ÇED raporu mahkeme tarafından iptal edilen maden projesinden vazgeçmeyen Koza (Yeni Adı Türk Altın İşletmeleri) 3. kez ÇED raporu için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişiklik Bakanlığının (ÇŞİB) kapısını çaldı. ÇŞİB de şirkete 16 Nisan tarihindeki İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısına randevu verdi. Bu toplantıda şirket ve madene karşı olan taraflar dinlenerek Bakanlıktan ÇED olumlu ya da olumsuz kararı çıkacak.
Gülen Cemaatine yakın İpek ailesinin elinden alınarak önce TMSF’ye, ardından da Varlık Fonuna aktarılan Koza Altın şu anda bir kamu işletmesi niteliğinde. Peki, devlete ait bir kamu işletmesi neden yüz binlerce insanın (Çanakkale merkez nüfusu yaklaşık 146 bin, ilçelerle birlikte yaklaşık 571 bin) içme ve kullanma sularının koruma havzasında altın madeni işletmek ister? ÇED raporuna göre bu madenden toplamda 4.38 ton altın, 2.73 ton gümüş elde edilecek. Koza’nın Ağrı Mollakara’da işletmek istediği altın madeninden 10.2 ton, Eskişehir Kaymaz’da 6.33 ton ve Kayseri Kaşköy İşletmesinden 8,.28 ton üretim hedeflediği, toplam altın üretiminin de 5 yılda 40 ton olacağının öngörüldüğü bir ortamda Çanakkale Serçiler ve Terziler köyü arasındaki Karapınar Madeni çok da büyük ve elzem değil Koza için. Hele ki kuraklık ve susuzluğun her geçen yıl yakıcı bir biçimde hissedildiği, küresel ısınmaya dair her gün bir başka felaket senaryosunun paylaşıldığı günümüzde yüz binlerce insanın, milyonlarca canlının içme suyunu kirletme pahasına bir altın madeni işletmek, bir kamu işletmesi olan Koza’nın aklının ucundan dahi geçmemesi........
© Evrensel
